Manga grubunun solisti Ferman Akgül, hakkında bilinmeyenleri Esquire dergisine anlattı:
Bugüne kadar öğrendiğim en değerli şey; hayal kurabilmenin en önemli özelliklerimizden biri olduğu... Manga; bir hayalle, yerin altına yangın merdiveniyle inilen küçücük bir stüdyoda başladı.
Biz farklı bir akımın peşinden koşup nu metal gruplarını dinledik. Sonra nu metal ile Türkçe besteler yapmaya karar verdik.
İYİ Kİ ZORLAMIŞLAR
Babam, "Hedeflerini büyük tutmazsan küçükleriyle yetinmek zorunda kalırsın" derdi. İlk albüm çıkınca babam, "Tamam oğlum, çıkarttınız. Artık gel de inşaat işlerine başlayalım" dedi.
Ailem beni müzik konusunda kısıtlamadı ama diploma almam konusunda zorladı. Mimarlık okudum, sinema üzerine yüksek lisans yaptım. Doktorayı reklamcılık üzerine yapmak istedim ama bitiremedim. Eskiden onlara kızıyordum ama şimdi 'İyi ki zorlamışlar' diyorum.
Kısa film çekmek, filmin senaryosunu, müziğini, oyunculuğunu, yönetmenliğini yapmak ve o filmle festivallere katılmak en büyük hayalim.
Londra'ya gidip altı ay bir barda çalışma hayalim var.
Annem bana şükretmeyi öğretti. Kötü bir şey olsa bile olayı iyi yerinden yakalamaya çalışıyorum ve benden daha kötü durumda olanları düşünüp her gece şükrediyorum.
Sanatın; doğanın yapamadığını yapmak, doğaya kafa tutmak olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla her eser de sanat eseri olmuyor. Sanat eseri olabilmesi için doğanın içine yerleşmesi, herkesin onda farklı bir şey bulması gerekiyor.
Hep uzun ilişkiler yaşayan biri oldum. 'Ben' diyebilmenin iyi bir şey olduğunu ise yeni öğreniyorum.
Biriyle vakit geçirmem için ona aşık olmam, yanında heyecanlanmam lazım. Duygusal bir bağ kurmazsam, onu ve kendimi kandırıyormuş gibi hissederim.
Şarkı söylemeyi Manga'yla öğrendim. Solist olmak, önde olmak, kaçamamak grubun bana öğrettiği şeyler. Çünkü ben öndeki adamım ve kaçma lüksüm yok.