Tasarım dünyasına 'cami tasarlayan ilk kadın' unvanıyla adını yazdıran Zeynep Fadıllıoğlu, bir ilki gerçekleştirmenin gururundan ziyade, dünya çapında sanatçıların işçiliklerini bir camide sergilemenin mutluluğunu yaşıyor. Ünlü tasarımcı, şimdi de Katar Emirliği'nde yaptığı iki cami projesiyle gündemde. Zeynep Fadıllıoğlu, Şamdan Plus dergisine Şakirin Camii'ni ve Katar'daki projelerini anlattı...
Şakirin Camii'yle bir ilke imza attınız; hem Türkiye'de, hem de dünyada büyük övgüler ve ödüller aldınız. Bu süreçte sizi en çok mutlu eden yorum ya da yaklaşım neydi?
Tabii ki Şakirin Camii hakkında BBC'nin 24 saat yayın yapışı, Fransa'nın en önemli gazetelerinden Le Monde'un üçüncü sayfadan yer verişi, yerli ve yabancı birçok önemli yazılı basında yer alışı çok gurur verici. Fakat en büyük mutluluğum müminlerin beğenisi oldu.
Şakirin Camii'nin ardından Katar'da iki cami daha tasarladınız. O camilerin tasarımında nasıl bir tema kullandınız?
Katar Emirliği; Katara Bölgesi için iki cami ve bir restoran tasarlamamızı talep etti. Bunlardan Friday Mosque, Osmanlı kalemişlerinden esinlenilerek tasarlandı ve Katar'ın geleneksel renkleri ortaya çıkartılarak hazırlandı. 'Golden Mosque'u ise bizden mücevher kutusu olarak tasarlamamız talep edildi. Her iki camide de Türk el sanatları kullanıldı.
MOBİLYA TASARIMI
Zeynep Fadıllıoğlu markasıyla bir mobilya koleksiyonu hazırladınız. Koleksiyonunuzu biraz anlatır mısınız?
Mobilya ve aksesuvarlardan oluşan bir koleksiyonumuz var. Henüz bir yaşında olmasına karşın, yurt içi ve yurt dışında gördüğü ilgiden oldukça memnunuz. Yüksek kalitede malzeme ve el işçiliğinin yanında, görselliği ve fonksiyonelliği de ön planda olan, herkesin bizden birkaç parçayla evini değiştirebileceği bir ürün koleksiyonu hazırladık. Anadolu yemek kültüründen yola çıkarak tasarladığımız 'Sini' yan sehpalarımız ve 'Kazan' koltuğumuz; The World of Interiors dergisinin Ekim ayı sayısında yer buldu. Osmanlı cam altı tekniği üretilen, özel tasarım cam aksesuvarlarımız hediyelik olarak büyük ölçüde tercih edilmekte. Yine bu teknikle üretilen dokulu camlarımızla sunulan sehpa seçeneklerimiz, özel boya efektli sedirlerimiz en çok beğenilen tasarımlarımız arasında.
Bir mekana ilk bakışta 'Burayı Zeynep Fadıllıoğlu tasarlamış' dedirtmeyi başarıyorsunuz, tasarımlarınızdaki imzanız nedir?
Tasarımlarımda kendimi; renkler, dokular, kumaşlar, aksesuvarlar ve mimari detaylar ile ifade etmeye çalışıyorum. Sterilden ziyade yaşanmışlık hissi veren mekanlar oluşturmaya gayret ediyorum.
DEDELERİMİN PAYI BÜYÜK
Tasarım yaparken ilhamınızı nereden alıyorsunuz?
Bakış açısı demek daha doğru olur. İlhamımı; 360 derecelik bir bakış açısı ile önyargısız olarak her kültürden alabilmek ve bunu tasarım kimliğimizle tamamlamak diye özetleyebilirim.
Sizi en çok heyecanlandıran işleriniz hangisi ve neden?
Tüm projelerim beni heyecanlandırıyor. Ancak tabii ki Şakirin Camii'nin yeri ayrı. İçimden her zaman cami tasarlamayı dilerdim. Şakir Ailesi ve Şakirin Camii sayesinde hayalim gerçek oldu.
Mekan tasarımına olan ilginizin, çocukluğunuzun Yeniköy'deki, mimarı Garabet Balyan olan yalıda geçmesiyle ilintisi olabilir mi?
Yeniköy'de Garabet Balyan'in tasarlayıp inşa ettiği bir yalıda büyüdüm. Dedelerimden biri pamukçu Salih Bosna, diğeri iseipek fabrikatörü Rıfat Pekiş. Tekstile ilgimde dedelerimin payı büyüktür.
Sanata ve tasarıma henüz küçük yaşlarınızda ilginiz varmış ama İngiltere'de bilgi işlem sistem analistliği ve programcılık okudunuz...
Çocukluğumda mücevher tasarlardım. 15-16 yaşımda çağdaş sanat eserleri toplamaya başladım. Beni, sanat tarihi ve tasarım eğitimi almaya iten de babam olmuştur. Control Data Institute'da Sistem Analistliği ve Bilgisayar Programcılığı'nı bitirdikten sonra bana "Sanatsız cilan eksik kalır, bu alanda da eğitim alman lazım" demesiyle Inchbald School of Design'da sanat tarihi ve tasarım üzerine eğitimime devam ettim. Eşim Metin'in işletmeleri sayesinde sanatla ilgili çalışmalar yapmaya başladım.
