Yaklaşık 2.5 milyon izleyiciye ulaşan 'Sümela'nın Şifresi Temel' ve 'Moskova'nın Şifresi Temel' filmlerinin yönetmeni Adem Kılıç, bu kez 'Oflu Hoca'nın Şifresi' adlı filmle sinemaseverlerin karşısına çıkkıyor. Çetin Altay ve Başak Daşman'ın başrolleri paylaştığı film; Doğanspor isimli yerel bir futbol takımının başkanlığı için yarışan iki adayın mücadelesini konu alıyor. Bugün vizyona giren filmde; 'Oflu Hoca'yı Çetin Altay, 'Ümmüye' karakterini Başak Daşman canlandırıyor. Yönetmen Adem Kılıç ve oyuncular Başak Daşman ve Çetin Altay ile 'Oflu Hoca'nın Şifresi'ni konuştuk...
Filmin çıkış noktası ne?
ADEM KILIÇ: 'Oflu Hoca' herkesin bildiği, fenomen bir karakter. Sonuçta 'Oflu Hoca'lık, hocalıkta bir mertebedir. Ancak herkesin kafasında bir 'Oflu Hoca' var. Biz de 'Oflu Hoca'nın hayata bakışını anlattık.
BİZİM HOCA DA BİR ANDA PARLIYOR
Nasıl bir bakışı var peki?
A.K.: Biz filmde; çok saygın olan hocalık kariyerinin üst düzeyine ulaşmış olan genç bir hocayı anlatıyoruz. Ancak cemaatin konsantrasyonundan memnun olmayınca onlara kızıp hocalığı bırakıyor.
ÇETİN ALTAY: Herkesin aşina olduğu 'Oflu Hoca'yı ete kemiğe büründürdük. Ancak bizim hoca, herkesin bildiği Oflu Hoca'dan çok farklı değil; bir anda parlayabiliyor. Onun da makul sebepleri var. Anlattığı şeyi karşısındaki anlamadığı ve tekrar sorduğu zaman onun anlayacağı şekilde ifade ediyor. Komedisi de orada doğuyor.
Siz de 'Oflu Hoca' gibi misiniz?
Ç.A.: Ben Oflu Hoca kadar tahammüllü değilim. İki kere anlatırım, üçüncü kez sorarsa kaçarım.
A.K.: Ben 'Oflu Hoca'ya daha çok benziyorum. 'Oflu Hoca', olmasını istediği şeyleri defalarca anlatan ama olmayınca da dersini veren bir adam. Ben de öyleyim.
Yılmaz Vural, Ahmet Kural, Tarık Pabuççuoğlu, Özlem Savaş gibi çok fazla konuk oyuncunuz var. Filme bu isimleri neden dahil ettiniz?
A.K.: Çünkü filme renk katacaklarını düşündüm. Oynamasını istediğim herkes oynadı. 'Hayır' diyen hiç olmadı. Küçük rolleri, büyük oyuncular oynadı; hepsi sahnelerini büyüttü.
BU FİLMLE ÇITAYI YÜKSELTTİM
Diğer iki filmde de Karadeniz insanını anlattınız ve filmleri 2.5 milyon kişi izledi. Hazır bir Karadeniz damarı yakalamışken üzerine gideyim diye mi düşündünüz?
A.K.: Hiç öyle değil. Ben Karadeniz'de doğup büyüdüm ve o kültüre daha hakimim. Bildiğim ve yaşadığım şeyi hayata geçirmekten daha doğal bir şey olamaz. Ama bu hep böyle devam edeceğim anlamına gelmez. Başka filmler de çekeceğim.
Bu filmden gişe anlamında beklentiniz nedir?
A.K.: 'Sümela'nın Şifresi Temel' ve 'Moskova'nın Şifresi Temel' filmlerinin ulaştığı rakam beni şaşırtmadı. Bu filmin de beğenileceğine ve hatta en çok izlenen filmim olacağına inanıyorum. İlk iki filmden daha fazla seyirci bekliyorum. Çünkü ben yaşayan karakterlerin hayatını yansıtıyorum. Hayali ve fantastik şeyler yapmıyorum. Kendime özgün bir yol seçtim. Bizim taklitlerimiz çıktı bir sürü ama hepsi iki seksen yattı. Bu film, diğer filmlere oranla daha komik oldu. Çıtayı yükselttiğime inanıyorum.
Filmde 'Oflu Hoca'nın küfür etmesi eleştiriliyor; 'Hoca küfür eder mi?' deniliyor...
Ç.A.: Küfür edelim de, güldürelim diye küfür etmiyoruz. 'Oflu Hoca' nevi şahsına münhasır bir hoca.
A.K.: Gerçek hayatta ne varsa, filmde de o var. Abartı denecek ve rahatsızlık verecek derecede küfür yok filmde. Yaşayan karakterler sonuçta bunlar.
Nasıl bir çalışma süreci geçirdiniz?
A.K.: Bir sene ön hazırlığımız sürdü. Ben ekip çalışmasını çok severim. Ön hazırlığım uzun ve detaylıdır. Ben, hiçbir filmime 'Adem Kılıç filmi' demem çünkü film ekip işidir. Yönetmen orkestra şefi gibidir; orkestranın diğer elemanlarının da sağlam olmasını ister.
Ç.A.: Bu projeyi bir sene önceden bildiğim için sekiz-dokuz ay önce sakal bırakmaya başladım. Senaryo yazım aşamasından hazırlık aşamasına kadar her anında vardım.
BAŞAK DAŞMAN: Ben Karadenizli değilim ama oyuncu arkadaşlarımın neredeyse hepsi Karadenizli olduğu için onlardan yöre ve şiveyle ilgili bilgiler aldım. Çetin, Karadeniz'in tamamına hakim biri, bana çok yardımcı oldu. Melodisi falan değişik bir şive ama benimsedim. Hatta bir süre dilime takıldı, Karadeniz ağzıyla konuşmaya başladım.
A.K.: Başak hüzünlü gibi duruyor ama gizli komik. Didem'le (Balçın) birlikte enerjileri inanılmaz tuttu.
FIRST LADY SAVAŞI VERİYORUZ
Siz diğer başkan adayının eşini canlandırıyorsunuz...
B.D.: Evet, Doğanspor'a adaylığını koyan ve başkanlık için her şeyi göze alan Ahmet Varlı'nın canlandırdığı 'Müteahhit Ahmet'in karısı 'Ümmiye'yi oynuyorum. Kocalarımız rakip olunca biz de 'Oflu Hoca'nın eşiyle (Didem Balçın) rakip oluyoruz; first leydi savaşı veriyoruz . Çok renkli, abartılı kıyafetler giyen, kollarına altın bilezikler takan süslü ve bakımlı bir kadını oynuyorum.
EN FAZLA KUAFÖR TRABZON'DA
Karadeniz kadınına olan bakışınız değişti mi bu rolle?
B.D.: Kesinlikle. Ben Karadeniz kadınının bu kadar süslü ve bakımlı olduğunu bilmiyordum. Trabzonlu makyöz bir arkadaşım var; bu durumdan bahsediyordu ama bu kadar olabileceğini düşünmüyordum.
A.K.: Kuaförün en fazla olduğu şehir Trabzon'dur.
'Karadeniz erkeği maço görünür ama eşinden korkar' derler. Filmdeki kadınlar, kocalarından daha mı baskın?
Ç.A.: Bu sadece Karadeniz'e özgü bir şey değil, her erkek için geçerli.
A.K.: Benim annem konuşurken babam susardı. Filmde de sadece erkeklerin değil, kadınların da önemli yerleri var. Didem'le Başak'ın sahneleri filmin en komik sahneleri.
B.D.: Bence iki taraf ortak hareket etmeli. Kadın veya erkek daha baskın olmamalı.
AHMET KURAL TÜRKİYE İÇİN ŞANS
Çetin Bey, farklı rollerde oynadınız ama Karadeniz tiplemeleriniz daha fazla öne çıktı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Ç.A.: Bilmiyorum. Rol çeşitliliğim fazla aslında. Bu tür filmler yapılacağı zaman ilk akla gelenlerden biri olmak güzel. Bu tür rolleri oynamaktan rahatsızlık duymuyorum.
A.K.: Çetin burada sıradan birini oynamıyor. İnsanların kafasında marka olmuş bir karakteri canlandırmak zordur. Ben genç oyunculara çok güveniyorum. Hep 'Star star' dediler. Starların filmleri ne oldu?
Çalışmak istediğiniz star bir isim yok mu?
A.K.: Starların peşine pek takılmamak lazım. Yetenekli gençlere fırsat verilmeli.
Ahmet Kural'ın filmde rol alması bir vefa örneği mi?
A.K.: Evet. TRT'de bir dizide keşfedip ona 'Gazi' dizisinde başrol vermiştim. Bir telefonumla sete geldi, bize jest yaptı. Filmimize de büyük bir renk kattı. İlk başladığı günden bu yana kariyerinde çok güzel ilerliyor, çok daha iyi yerlere gelecek. Ahmet bizim ve Türkiye için şanstır.