BEŞ YATIM, 10 UÇAĞIM OLSA NE OLUR?
Assolistlik kavramı kalmadı öyle değil mi?
Maksim'den sonra assolistlik kavramı kalmadı. O dönemleri ben çok güzel yaşadım. Bu saatten sonra o enerji, o keyif bulunamaz.
O dönem birçok sanatçı sinema filmlerinde oynadı. Siz neden o furyaya uymadınız?
Aslında ne teklifler geldi... "Yapamam" dedim, film çeviremem gibi geldi. Yapsaydım zaten para için yapacaktım.
Maddi anlamda mutlu musunuz peki?
Biz büyük paralar kazanmıyorduk. Allah beni kimseye, bir tanecik evladıma bile muhtaç etmesin. Aman aman bir mal varlığım yok. Bakıyorum dolaplara; 200 tane ayakkabı almışım. Ömrüm olur mu onları giymeye? Artık giyime, mücevhere doymuşum. Beş tane yatım, 10 tane uçağım olsa ne olacak? Veririm paramı, tutarım teknemi, alırım bileti, binerim uçağa. İki yumurta kırar, ekmekle yerim. En büyük servetim; evladım. Allah'a çok şükür altın bileziği var, onunla iftihar ediyorum. New York'taki tek Türk psikiyatr, hastaları peşinde. Başımı sokacak bir evim, bir arabam var. Allah sağlık versin, dostlarımı eksik etmesin, kimseye de muhtaç etmesin. 98 yaşına kadar yaşasan ne olacak? Allah ölümün bile hayırlısını versin. Sanat hayatım boyunca her gün çalıştım, o dönemler 'Allah'ım ne zaman şu yatağa 10'da gireceğim, sabaha kadar uyuyacağım?' derdim. Şimdi pijamamım üstüne montumu giyiyorum, gece saat kaç olursa olsun arkadaşlarıma gidiyorum. O zaman özleyip de yapamadığım her şeyi yapıyorum. Alışverişimi kendim yapıyorum, arabamı kendim kullanıyorum, şoförüm yok.
HEYBETLİ'NİN KURALLARI BENİ KORUDU
Sanat hayatınızdaki tatmini özel hayatınıza taşıyamadınız...
Hasan'la (Heybetli) uzun süren bir beraberliğimiz oldu, ona aşkla bağlıydım ama dip dibe yaşamadık çünkü o hep hapisteydi. Ama yine de onunla birlikteliğimiz lezzetliydi. Bana getirdiği, yüklediği kurallar belki birçok şeyden beni korudu. Çok iyi biriydi. Ben aslında onu aramadım. Sanatçı, kendi kendine fazlasıyla yetiyor, egosu oluyor, kendine özgü bir yaşamı oluyor, kimseye karşı sorumluluk duymak istemiyor. Belki ben de bunlardan kaçtım.
DESPOT, PARMAĞI HAVADA BİR ANNEYDİM
Torununuzla neler yaparsınız?
Sera 14 yaşında bir genç kız. O benden her şeyi daha iyi anlıyor, biliyor. 2000 yılının çocukları çok acayip. "Sen bilmezsin, anlamazsın anneanne" diyor. Sera ile arkadaş gibiyiz. Saba "Bana toleranslı değildin" diyor.
Sert bir anne miydiniz?
Evet, parmağı havada, despot bir anneydim. Çok katı kurallarım vardı. 21.00'den sonra hiçbir arkadaşı Saba'ya telefon edemezdi. Gece gezmeleri yoktu. Liseden bir arkadaşı ile evlendi yani gözünü onunla açtı. Gerçekten çok iyi, mutlu bir evliliği var. Aile yaşamları çok güzel. Saat 18.00 dedin mi herkes evdedir, akşam yemeğinde hep bir arada olunur.
Torun sevgisi nasıl bir duygu, anlatır mısınız?
Birdenbire başbakan ya da kraliçe olursun, başına taç takarlar ya... Bir taç taktım başıma; "İyi ki anne olmuşum, iyi ki kadınım" dedim. Torun öyle bir gurur verdi ki bana, anlatamam duygusunu. "Ben bir şeymişim" dedim. Benden bir şey. Çok başka bir duygu.