ATV'de yayınlanan 'Kızlar ve Anneleri' yarışmasının sempatik sunucusu Lemi Filozof, 'Siz Tek Ben Hepiniz' adlı tiyatro oyunuyla da izleyiciyle buluşuyor. Oyunda bir deliyi canlandıran Filozof, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
Sizi dizilerle tanıdık. Şimdi ise hem tiyatro sahnesindesiniz, hem de yarışma sunuyorsunuz. Kariyerinize farklı bir yön mü verdiniz?
Oyunculuğa 14 yaşında başladım. İlk olarak 'Gurbetçiler' dizisinde rol aldım. İlkokul ve ortaokulda yaşadığım tiyatro deneyiminden sonra oyunculuğa aşık oldum. 5-6 yaşından beri aynanın karşısına geçip film karakterlerini canlandırırdım. Kadıköy Belediyesi'nin KASDAV Gençlik Tiyatrosu vardı. 2000 yılında orada birkaç oyunda rol aldım. Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları'nda bir dönem çocuk tiyatrosu yaptım.
KENDİMİ YETİŞTİRDİM
Konservatuvar eğitimi almadınız değil mi?
Nedense konservatuvar eğitimine pek istekli değildim ya da öyle disiplinli bir eğitim işime gelmemişti. Yine de tiyatronun ve oyunculuğun tarihini araştırarak, yöntemlerini ve eserleri dışarıdan takip edip okuyarak kendimi yetiştirmeye çalıştım. Ekranda ve tiyatroda öğrendiklerimin pratiğini yapacak şansı da buluyordum. Şahan Gökbakar'la birlikte oynadığımız 'Recep İvedik' çok seyredildi. Şu an özel bir üniversitede oyunculuk üzerine yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Aynı zamanda reklamlarda seslendirme de yapıyorum. Aslında sunuculuğa TRT'de başladım. Şimdi de 'Kızlar ve Anneleri'ni sunuyorum.
Tiyatro sahnesinde deli bir adamı canlandırmak sizi zorladı mı?
Zorlayan kısımları oldu tabii. Arama, keşfetme ve sonuçları analiz etme şeklinde bir süreç geçirdim. Zihinsel hastalığı olan birini taklit etmek ya da bir akıl hastanesine gidip orada hasta olmayı deneyimlemek, bir metoddur. Fakat ben böyle çalışmayı tercih etmiyorum genelde. Çünkü bir oyuncu, 'Romeo'yu canlandıracaksa, onun hangi 'Romeo' olduğunu bilmiyoruz. 'Romeo', yaşamış biri değil; onu taklit edemezsiniz. O bir hikaye kahramanı... Benim rolü oluşturma ve arama tarzım şudur: Ben bir 'Romeo' olsaydım ne hissederdim? 'Romeo' gibi bir karakter 'Juliet'e ne kadar aşıktır ki pencerenin altından ona o sözleri öyle bir tutkuyla haykırır? Ben olsaydım nasıl haykırırdım? Düşünmeyi severim, bazen kaybolurum. Kendimi sahnede çok özgür hissediyorum.
KOMİK BİR SERİ KATİLİ OYNARIM
Bir deliyi oynadınız; peki canlandırmak istediğiniz başka roller var mı?
Komik bir seri katili oynamak isterdim. Seri katiller komik olamaz diye bir kural yok. Bence ilginç olabilir.
Seslendirme de yapıyorsunuz. Oyunculukta dublaj ne kadar önemli?
Dublaj yapmayı çok seviyorum. Kayıt odasında çok eğleniyorum. Çoğunlukla reklam filmlerini ya da radyo reklamlarını seslendiriyorum. Çizgi film seslendirmek de istiyorum. Ama artık dublajlı dizilere ve filmlere hayır diyorum çünkü üç gün önce oynadığım bir sahneyi ve yaşadığım bir anı sonradan seslendirmek, taklit etmek gibi geliyor bana. Bunu hiç yapmak istemiyorum. Zaten artık sesli çekilmeyen dizi kalmadı diyebiliriz. Her ülke bu süreçten geçti. Bizde biraz uzun sürdü ama şimdi dünyayı bu konuda daha iyi takip ediyoruz.
HIRSLI KADINDAN KORKULUR VALLA!
'Kızlar ve Anneleri' nasıl gidiyor? Gırgır şamata bir hal aldı yarışma. Bazen gülmekten oyunları oynayamadığımız, gülmekten katıldığımız anlar oluyor. Şimdi yarışma, çok daha eğlenceli bir hale geldi. Kızlar, annelerine çok çektiriyor! Bazen ben de aralarına katılıyorum.
Kadınlara bakışınız değişti mi?
Kadınları, çok kıskanç ve çok hırslı bilirdim ama az biliyormuşum meğer! Hırslı kadından korkulur valla!
HOLLYWOOD BİZE SOĞUK GELİYOR
Türk sinemasının son yıllardaki gelişimiyle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Komediyi seviyor halkımız. Dramları daha çok televizyon ekranında izlemek istiyor ama gülmek için sinemayı tercih ediyorlar. Ailece hafta sonu bir filme gidip gülmek iyi geliyor insana. Komedi filmleri, Türk sinemasının lokomotifi oldu. Hollywood'un komedi anlayışı, bizim toplumumuza biraz yabancı ya da soğuk geliyor sanırım. Bu çok normal çünkü toplum, kendi içinden çıkardığı hikayelere çok gülüyor. Kendisini ya da komşusunu o hikayede görüyor. Bunun sonucunda da sinema sektöründe çalışan herkes daha çok ekmek yeme imkanı buluyor. Bu, güzel bir şey. Bu işi daha ileri götürmeliyiz. Yeni yollar aramalıyız. Nuri Bilge Ceylan gibi ustalar, sinemamıza çok yol kat ettirdi.