SABAH yazarı Melih Altınok, her sabah Show TV'de yayınlanan 'Melih Altınok ile Güne Merhaba' adlı programla seyirci karşısına çıkıyor. Uzun yıllar Ankara'da gazetecilik yapan ve politikanın içinde olan, defalarca kendi programını hazırlayan Altınok; ilk kez çok kapsamlı bir program yaptığını söyledi. Sabah saat 06.30'da seyircisi ile buluşan Altınok; her gece 21.00'de yatıp gece 02.00'de kanala gittiğini, sabah programı yapmanın yorucu bir iş olduğunu söylüyor...
Programınızdan bahseder misiniz?
'Gazeteci taraf mıdır, mualif midir?' diye bir tartışma var. Bence gazetecinin muhalif olma gibi bir sorunu yok ama eleştirel olmak gibi yükümlüğü kesinlikle var. Ayrıca kendi dünya görüşüne göre herkes bir taraftır. Temsil edilmeyen kitleler olduğunu düşünüyorum; çoğunluğa bakılmadan oluşturulmuş bir meşrutiyet. O yüzden bu programda hedefim, herkesin temsil oranını hakkaniyetle değerlendirmek. Dolayısıyla bütün kesimler görüşlerini bu programda dillendirebilir. Sosyal medyayı bu anlamda da program içinde kullanıyorum. Haberlere o gözle bakmaya çalışıyorum. Her kesimden gelebilecek politik haberlerin hepsine eleştirel gözle bakmaya çalışıyorum. Benim temel gazetecilik ilkem budur, programı da böyle şekillendiriyorum. Ayrıca programın magazinel içeriği de olması gerekiyor. Böylece konuştuğumuz bütün konular ilgi çekici hale geliyor.
Magazini sever misiniz?
Çok severim. Keşke politika ile ilgilenmeseydim de magazin haberciliği yapsaydım. Bu arada magazin yanlış değerlendiriliyor, küçümseniyor. Aslında çok daha entelektüel birikim gerektiren bir alan. Ben böyle söylediğimde 'Nasıl yani?' diyorlar. Aslında sığ insanlar, dar alana odaklanmış insanlar politika ile uğraşırlar çünkü politika konuşmak çok kolaydır. 'Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar ülkesi' diye bir söz vardır. Magazin ise daha geniş bir alanı kapsar. Sanattan anlayacaksınız, giyimden, sinemadan, tiyatrodan, aşktan anlayacaksınız. Biraz olaylara farklı gözle bakacaksınız. Magazini daha nitelikli hale getirebilmek mümkün. İyi yayın yapanlar da var. Mesela sizin ekiniz gayet güzel. Biz de programda kısmen magazin yapacağız.
Ekran önündesiniz ancak işin mutfağında da bizzat siz varsınız, öyle değil mi? E
vet. Çok erken saatte başlıyoruz. Ben 02.30'da kanalda oluyorum, oturup çalışıyoruz. 3.5 saat, yayın anlamında gerçekten çok uzun bir süre. Birtakım kaygılar da güdüyorsunuz, dolayısıyla mutfakta olmanız gerekiyor.
Hazırlık aşamasını anlatır mısınız?
Ben gece yaşayan bir adamımdır ama sabah programı için hayatım tamamen değişti. Gece 02.00'de kalkmak için 21.00'de yatıyorum. Program bittiğinde saat 10.00 oluyor, 12.00'de bir saat uyuyorum. Uyandıktan sonra gazete yazılarımı yazıyorum. Dolayısıyla sosyal hayatım çok zayıfladı; sadece hafta sonlarım var. İnsanlarla oturmayı çok seviyorum çünkü o besliyor bizi.
ZOR BİR YARIŞ AMA İDDİALIYIM
Sabah haberleri sunan rakiplerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uzun zamandır bu işi yapıyorlar, kitleleri var. Zor bir yarış ama ben iddialıyım.
Türk halkı en çok hangi haberlere tepki gösteriyor?
Milliyetçi duyguları güçlü bir halk. Sağ da, sol da olsa, istikrarı bozacak haberlere tepki duyuyorlar. En son terör saldırısına baktığımda; sağ-sol ayrımı olmadan herkesin bu olaya ciddi anlamda tepki gösterdiğini gördüm. İnsanı boyutta tepki gösterdi herkes. Bir de insanlar kaos ve karmaşadan korkuyor. Empati yeteneği güçlü bir halkımız var, her zaman mağdurun yanında yer alıyorlar.
SİNEMADA DENEYSEL TÜRLER DENENMELİ
Hobileriniz var mı?
Ben gazeteciliğe başlamadan önce senaryo ve tiyatro oyunları yazıyordum. Belgeseller çektim. Sinema filmi izlemeyi çok seviyorum; bana çok iyi geliyor. Tek derdim kitap okuyamamak. Kitaba zaman ayırmaya çalışacağım. Düzenli spor yapıyordum. Forma girmek için spora tekrar başlayacağım. İlginç gelebilir; boks yapıyorum.
Hâlâ senaryo yazıyor musunuz? Türk sineması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bir-iki senaryom var. Ben de Türk sinemasının iyi yolda olduğunu düşünüyorum. Daha yapılması gereken çok iş var. Politik sinemanın içeriği daha doldurulmalı. Deneysel türler mutlaka gelişmeli.