Geçtiğimiz Mayıs ayında gösteri için geldiği Zorlu Center'da sahne almadan önce görüşmüştük Nilgün Yerli ile. O zamana kadar da tanımıyordum kendisini. Sadece internet sitesinde yazdığı kadarıyla anne ve babasını küçük yaşta kaybettiği için rahibeler tarafından yetiştirildiğini, Hollanda'da yaptığı sahne şovlarıyla tanındığını ve Kraliyet Tiyatrosu'nda sahne alarak Kraliyet sanatçısı olduğunu okumuştum. Hayat hikayesi kadar karakteri de ilginç Yerli'nin. Her ne kadar Kırşehir doğumlu olsa da kendisini dünyalı olarak tanımlayan, "Dünya benim vatanım, insanlık benim ailem, sevgi benim dinim" diyen, gülmeyi başaran pozitif bir insan.
'DON KİŞOT' GİBİ
30 yıldır Hollanda'da yaşayan ve Hollanda'da 50 etkili Türk arasında oyuncu ve yazar olarak yer alan Yerli, ay başında Türkiye turnesine başladı. Türkiye'nin doğusunun karışık olduğu dönemde Mardin, Malatya, Gaziantep ve Diyarbakır'da sahneye çıktı. Ben de kendisine Gaziantep'teki gösterisinde eşlik ettim. Öncesinde yaptığımız sohbette turneye neden doğudan başladığını, turne sürecinde yaşadığı sıkıntıları paylaştı. Turne kararı aldığında etrafındaki herkes kendisini 'Herkes kan ağlarken, kim ne yapsın senin sanatını', 'Sakın gitme' diye uyarmış. Ekibinde 20'den fazla kişi olmasına rağmen Hollanda'dan sadece dört arkadaşı kendisine eşlik etmiş. Diğerleri yaşanan olaylardan korkup gelmemişler. Sanatın birleştirici gücüyle insanlara ulaşmayı hedeflediği için kimse geri döndürememiş Yerli'yi. Bu yüzden kendisini yel değirmenlerine karşı savaşan 'Don Kişot' gibi görüyor. İş o illere gitmekle bitmiyor. Önemli olan gösteriyi sahneleyebilmek. Bu süreç de bir o kadar meşakkatli geçmiş Yerli için. Hatta Mardin'de sahne aldığı Artuklu Üniversitesi'ndeki Kılıçlar Sahnesi'nin parkelerini bizzat kendisi cilalamış. Pırıl pırıl bir sahneden aktarmış kendi dünyasını. "Ne kadar zorluk yaşarsam yaşayayım, bir kişinin yüzünde tebessüm yaratırken kalbine dokunabilmek benim için en büyük hediye" diyor Yerli.
TİŞÖRT HEDİYE ETTİ
Yerli'nin Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde yaptığı gösteri çok etkileyiciydi. Seyirciler yerlerine otururken ekranda dönen video, gösteri öncesi ipucu veriyordu. Videoda, halka mikrofon uzatılıp "Marc Twain kimdir? Adem ve Havva kimdir? İkisi arasında ne gibi bağlantı olabilir?' sorusuna yanıt aranıyordu. Yerli, kolonya ve şeker tutarak başladığı 90 dakikalık gösterisinde bu soruların cevabını aktardı seyirciye. Yerli aslında oyunun mesajını, gösteri öncesi hediye edilen 'Birbirimizi farklılıklarımızla sevelim' baskılı beyaz tişörtlerde veriyordu.
DEKOR VE IŞIK ROL ÇALIYOR
Kültürel farklılıklar ve önyargı temeline inşa ettiği gösterisinde Yerli, bir 'Adem' oldu olayları erkeğin gözünden anlattı, bir 'Havva' oldu kadının dünyasını anlattı. Kadın erkek ilişkilerini kendi deneyimlerinden yola çıkarak aktardığı bölümde güldürdü. Kimi yerde duygulandırdı. Batıyla aramızdaki anlayış farkını örneklemek adına, "İş güvenliğiyle alakalı şarkı yapılsa nasıl olur" diyerek seyircilerle birlikte şarkı bile yazdı. Yerli'nin, Neşet Ertaş ve Barış Manço şarkılarını da fon olarak kullandığı ve kendi bestesi olan 'Toprak' adlı şarkıyı söylediği gösteride; Roan Lo-a Njoe imzalı ışık ve dekor tasarımının oyuna çok büyük katkı sağladığını da eklemek gerek.
ANNESİNİN HAYATI FİLM OLUYOR
500 binden fazla satan yedi kitabı bulunan Nilgün Yerli, 15 yaşındayken trafik kazasında babasıyla birlikte kaybettiği annesinin hayatını anlattığı ve E.du Perron Edebiyat Ödülünü kazandığı 'Karides Ayıklayan Kadın' adlı kitabının yakın zamanda sinemaya uyarlanacağını söyledi. Filmi yönetmesi için de Çağan Irmak'ın ismi geçiyormuş.