Kadın-erkek ilişkisi üzerine yazdığı oyunlarla adından bahsettiren Uğur Uludağ; eşi Yağmur Kaşifoğlu'ndan boşandıktan sonra Amerika'ya gitmişti. Orada kendi deyimiyle farklı bir aydınlanma yaşayan Uludağ, bu süreçte ürettiği ve geçen yıldan beri sahnelenmeye devam eden oyunu 'Necmi Q'dan sonra, yeni bir oyunu daha tiyatroseverlerin beğenisine sundu. Uludağ'ın yazıp yönettiği ama bu kez oynamayıp sahneyi gençlere teslim ettiği 'Ex S' adlı oyun; 9 Aralık'tan itibaren kısa sürede adından bahsettirmeyi başardı. E.S.E.K'in, Gişe Organizasyon'un yapımcılığında seyirciyle buluşturduğu oyunda; Şükrü Çetin, Muammer Talı, Özgür Şenyer, Berkan Çalışkan ve Mete Tekindal'a, kadın oyuncular Özgül Sağdıç, Dilek Dilan Saydut, Merve Özdemir, Tuğçe Yıldırım ve Yasemin Hadivent eşlik ediyor. İlk kez bu kadar kalabalık bir oyuncu kadrosunun rol aldığı oyunu yöneten Uludağ, konu olarak yine kadın-erkek ilişkisini seçmiş. Oyunda yine her zamanki gibi kapitalizme, faşizme, post-modernizme, tüketim toplumuna, bilişim toplumuna, çabuk tükenen yapmacık ilişkilere ve memleket meselelerine göndermeler yer alıyor. Oyunlarını genellikle bir otele kapanarak yazan Uludağ, bu oyunu kamuya açık alanlarda; Şarköy ve Mecidiyeköy'de, insanların içinde dolaşarak yazmış. Gençliği keşfettiğini söyleyen Uludağ, "45 yaşındayım, yaşlılık duygusundan gençlerle kurtuluyorum" diyor.
SİSTEM ELEŞTİRİSİ YAPILIYOR
Tıp dilinde ölü anlamına gelen ex, ilişkilerde eski anlamı taşıyor malum. S ise cep telefonu modeline gönderme... 'Eskinin yenisi olamayacağına göre oyunu olur' diyerek bu ismi koymuş Uludağ. 2.5 saatlik oyunda; birbirini seven üç çift var. Erkekler birbirleriyle, kızlar da birbirleriyle arkadaş. Kızlardan yok yere ayrılan erkekler, sonra onların gönlünü almaya çalışıyor ama kızlar gurur yapıyor. Ayrı kaldıkları sürede ise birbirlerini sosyal medyadan takip ediyorlar. Çiftler kıskandırmak için mutlu fotoğraflar yükleyip ilişki durumunu güncelleyince iş çığırından çıkıyor; 'Dünyada savaşlar oluyor, her gün insanlar ölüyor. Sen neyi dert edinmişsin?' sorusu karşımıza çıkıyor. Oyunda; çiftlerin çok önemli gördükleri ilişkilerinin bitmesinden sonra yaşadıkları travmalar üzerinden sistem eleştirisi de yapılıyor. Günümüzde çiftler arasındaki en büyük sorun; iletişimsizlik. İletişim çağında yaşayıp her tür imkana sahipken iletişim kurmayı beceremiyoruz ve esas bağlantı o zaman kopuyor. Tüketiciyi, telefonun bir üst modeli çıkınca yenisini almak zorunda bırakan sistemin bireysel ilişkilere de yansıdığını anlatıyor oyun. Eskiyen cep telefonunun S modelini alabilirsin ama sevgilinin S'i yok ki; o aynı... Oyunda rol alan gençlerin hepsi başarılı. Erkeklerde Şükrü Çetin, kadınlarda ise Yasemin Hadivent bir adım öne çıkıyor. Az rolü olmasına rağmen Mete Tekindal da akılda kalıcı bir performans sergiliyor. Barış Dinçel oyunun ruhunu çok iyi yansıtan bir dekora imza atmış. Facebook, Skype, WhatsApp gibi sosyal medya uygulamalarının sembollerini ustaca yerleştirmiş. Sehpa pozisyonundaki telefon ve sayısız şarj cihazının bağlı olduğu elektrik düğmesi paneli de çok dikkat çekici.
'HAYAT LIKE'TA N İBARET DEĞİL'
Uludağ, bir gün Fenerbahçe maçını izlemeye gittiğinde, arkadaşlarının ve kafede oturan diğer formalı çiftlerin, maç izlemek yerine cep telefonlarıyla ilgilendiklerini fark etmiş. İnsanların telefonsuzluğa veya sosyal medyadan uzak kalmaya 90 dakika bile dayanamadıklarını gözlemlemiş. Çiftlerden birinin diğerine "Fotoğraf yükledim ama like yapmamışsın" sitemini işitince, adeta cinnet geçirmiş. Oyunun çıkış noktasını cep telefonu sapıklığı ve sosyal medya sapkınlığı olarak açıklayan Uludağ şunları söylüyor: "Kafamızı cep telefonundan kaldırıp etrafımızda ne oluyor, ne bitiyor diye baksak; inan dünya çok daha güzel olacak. Her şey like'tan ibaret değil. Bırak like'lamasın. Ne oluyor orada çok beğeni alınca? Bir like uğruna ne güneşler batıyor. Karşımızdaki insanın gözünün içine bakmıyoruz."