Türkiye'nin ilk tekstil firmalarından Mensucat Santral'in varisi olan Halil Bezmen; yanlış yönetim politikaları ve entrikalı yaşamı sebebiyle 500 milyon dolarlık servetini kaybederek iflas etmişti. 90'lı yıllarda şirketlerine ait vergi ve SSK borçlarının yanı sıra, hileli iflas, tarihi eser kaçakçılığı, resmi evrakta sahtecilik, hayali ihracat ve rüşvet gibi pek çok suçlamayla karşı karşıya kalan Bezmen; önce ABD'de, sonra Türkiye'de yargılandı. İş dünyasına veda ettikten sonra yazarlığa başlayan Bezmen, kısa süre önce 'Lale, Kan ve Şehvet' isimli 12'nci kitabını çıkardı. Bebek Otel'de buluştuğumuz Bezmen'le yeni kitabını ve çalkantılı yaşamını konuştuk...
Lale Devri'ni konu alan bir roman yazmaya nasıl karar verdiniz?
Türkiye'nin, daha doğrusu o zamanki ismiyle Osmanlı'nın ilk batılılaşma hamlesi III. Ahmet ve Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından Lale Devri'nde yapıldı. Osmanlı'nın diplomasiyi icat ettiği bir dönemdir. Aslında Cumhuriyet'in başlangıcı Lale Devri'dir de diyebiliriz. Tuhaf ama bana o yüzden cazip geldi.
Kitapta III. Ahmet ile onun damadı ve sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa öne çıkıyor. Ve onların arkalarındaki güçlü kadınlar... Kadınların gücüne inanıyor musunuz?
Kadının gücü çok büyük ama görünürde yok. Erkeği yöneten aslında kadındır, yani hormonlarımız. Güzel bir kadın yanınızdan geçtiği vakit, bakmamanız mümkün mü? Hormonlar; ne makam tanır, ne de mertebe... Niye kovulmuşuz cennetten? Çünkü şeytan güzelliğin içinde saklanır. Güzellik de kadın işte...
Kadınlar erkeklerin unvanıyla mı ilgilenir?
Zengin ve akıllısı dururken, zengin ve aptal adamı ne yapsınlar? Benimkiler genellikle parayı seçtiler. Tabii şu anda Rengin Suar ile birlikteyim ve onu tenzih ediyorum, onunla farklı bir bağımız var.
Yazarlık mı, işadamlığı mı daha keyifli?
Henüz hayatımın üçüncü dönemini bilemiyorum. 50'li yaşlarımın ortasına kadar sanayiciydim. Şimdi 77 yaşında olduğuma göre 20 seneden fazladır yazıyorum.
Yaşınızı göstermiyorsunuz; Ayvalık'ta Rengin Suar ile yaşamak size iyi gelmiş.
Çalışmak iyi geliyor. Dünyada bir iddia var ki, stres kötüymüş. Ben stresin kralını yaşadım. Amerikalılar, 'Stres sizin için iyidir' derler.
Böylesine maceralı bir geçmişten sonra bu kadar iyimser kalmak zor değil mi?
Hep öyleydim. Maceracıysan korkusuz olmalısın.
Her şeyinizi kaybetmeniz, sosyeteye karşı 'Ben artık onlardan biri miyim?' diye kendinizi sorgulamanıza neden oldu mu?
Yokmuş zaten öyle bir zümre; onlar birden bire buharlaştı. Dostluklarım da, aile de yokmuş aslında...
Hakkınızdaki iddialar hep iftira mıydı, tarihi eser kaçırmadınız mı?
Tarihi eser falan, hepsi hikaye. Öyle bir şey yok! Aptal mıyım ben? Koleksiyonerdim ve müzayedeyle sattım.
Suç işlemediniz mi yani? Interpol peşinizde değil miydi?
Ne suçu? Fabrikalar para basıyordu. Ayda 5 milyon dolar net borç ödüyordum ve bu 30 ay kadar sürdü. Hem Türkiye'yi iyi biliyorum, hem de yurt dışını... Hiçbir mahkumiyetim, borcum yok. Sizden farklı değilim. Mahkumiyetim yok ki, affı olsun. ABD'de Interpol falan gelmedi, bunlar Türkler'in icadı. Amerika, beni dokuz sene neden iade etmedi? Çünkü "Suç yok" dediler.
KARŞINIZDA TARİHİN SIRLARINDAN BİRİ DURUYOR
Bir insan hayatında ne kadar para harcayabilir ki?
Neye sahip olmak istediniz? Hayır, bu öyle bir şey değil. 12 Eylül'de biz battık, ben şirketi devraldığımda servet yoktu. Hatta o tarihlerde ailece gözaltına alındık. O darbe döneminde sağcılar ve solcular birbirlerini vuruyorlardı, onları alıp içeri koydular. Bir sürü yargılama oldu ama o dönem bir işadamı içeri girdi, o da bendim. İki ay içeride kalınca itibar sıfır oldu. Borçlar arttı, müdürler kaçtı, müşterileri kaybettik; tam bir felaket! O dönem iflas ettik ve ben sıfırdan başladım. Türkiye çok ilginç
bir yerdir ve karşınızda tarihin sırlarından biri duruyor.
HER ZENGİN ALTI DİL BİLMEZ
ama şimdi bir emekli maaşı ile annenizden kalan bir dairenin kirasıyla geçiniyormuşsunuz. Hâlâ öyle, yetiyor bize. Bebek'teki evin kirasıyla Ayvalık'ta yaşıyoruz.
Zenginlik günlerinizi özlemiyor musunuz?
Zaten doğuştan zengindim ve bu zenginliği akıllıca kullandığımı düşünüyorum. Her zengin altı dil bilmiyor. Öğrenmeyi seviyorum, meraklıyım. Çetin Altan'ı bilirsiniz, bana bir şey öğretti ve dedi ki; "Türkiye'nin eğitim problemi yok ama merak problemi var." Merakı geliştirmemiz lazım...
Hayatınız boyunca hep yanınızdaki insanları da zengin etmişsiniz.
Etmişim, öyle diyorlar.