Günümüzde yeme-içme trendleri çok değişti, insanlar mekan seçimlerinde farklı beklentilerin içine girmeye başladı. İşte yeme-içme sektöründe yaşanan değişimler:
Öncelikle Insta-gurme'yiz her birimiz! Yediğimiz yemeği, içtiğimiz içkiyi sosyal medya hesaplarımızdan, özellikle Instagram'dan paylaşmaya bayılıyoruz. Bunun için sunumun ilginç, mekanın aydınlatmasının da fotoğraf çekimine elverişli olmasına dikkat ediyoruz. O yüzden şeflerin mutfakta birer Salvador Dali olması şart. Bir sanat eseri kıvamında sunulan yemeklerin fotoğrafları hem fazla beğeni kazandırıyor, hem de takipçi. Mekanlarda hızlı wifi bağlantısının olması da önemli. Instagram'la bitmiyor; o yemek videosu çekilerek Snapchat'e de yükleniyor.
ADRENALİN ARANIYOR
İstanbul'da Nişantaşı gibi lüks ama mahalle ruhunu kaybetmemiş semtlerdeki büyük zincir kafe ve restoranlar eskisi kadar ilgi çekmiyor. Evden pijamasıyla çıkana, çat kapı gelene kucak açan yeni nesil, üç-dört masalık mekanlar mantar gibi türüyor. Bu gelişimi takip etmek isterseniz; Topağacı'nda üçbeş tur atabilirsiniz. Birçoğunun sahibi, genç nesil şefler olduğundan; onların dünya mutfağından lezzetli tariflerini tadabilirsiniz. Gelenekselliğinden ödün vermeyen şefler uzun zamandır out, artık yeni nesil şeflerin mutfaktaki adrenalinini hissetmek in.
Restoranların diyet ve sağlıklı mönülerine inanmayanlar, artık sağlıklı yemek kutularıyla restoranlara gidebiliyor. Kimse 'Yemeği ile gelmiş, ne kadar ayıp' demiyor; rahat olun. Çünkü haklısınız! Son dönemde hepimiz kafayı sağlıkla bozduğumuz için ne yediğimize dikkat ediyoruz.
EV YEMEĞİ MERAKI
Vegan mutfakların ve ev yemeği yapan modern restoranların sayısı bu yıl da artıyor çünkü hiç kimse evde yemek pişirmek istemiyor. Modern insanın, iş hayatındaki yorgunluğun üstüne bir de mutfağa girme isteği kalmadı. Karaköy ve Beyoğlu'ndaki vegan restoranlardan sonra şehrin birçok noktasında da irili-ufaklı bu tarz mönülere sahip restoranlar açılmaya başladı.
Mahalle mekanlarının sayısı da gün geçtikçe artıyor. İş çıkışı bir şeyler içmek isteyenler soluğu; klasikleşmiş Bebek mekanlarında değil, Cihangir ve Nişantaşı gibi semtlerdeki 20-30 kişilik yerlerde alıyor. Bu mekanların en büyük özelliği; mönülerinde atıştırmalıkların olmaması çünkü sadece bir şeyler içmek isteyene hitap ediyor.
RESTORANA TEK GİTMEK
Solo yemekseverler restoranların yeni gediklisi. Bugüne kadar hiçbir restorana tek başına gitmek istemez, çekinirdik. Yanımıza mutlaka yemeğimize eşlik edecek bir eş-dost arardık. Ancak başkalarının sesini dinlemekten o kadar sıkıldık ki; dış dünyanın sesini kısıp tek başımıza yemek yemeğe gitmek keyifli olmaya başladı. Hem ne karşınızdaki insan yiyip içtiğinize dikkat ediyor, ne de sizi kendi dünyasına esir ediyor. Siz de bu solo takılmalarla yemeğin tadına fazlasıyla varıyor, tabağınızı ekmeğinizle istediğiniz gibi sıyırabiliyorsunuz. Birçok İstanbul mekanının da, büyük paylaşımlı ve ikili masalar konusunda dikkat edeceği bir yıla giriyoruz. Artık dörtlü-altılı yemek masaları out!
GENÇLER MODERN SEVİYOR
Türküz, mezelerimizden vazgeçmeyiz! Bir de fonda Zeki Müren, karşımızda da İstanbul manzarası varsa... Dekorasyonumuz asla alaturka değil; modern ve son derece cool... O yüzden yeni nesil mekanlar, eskilerin pabucunu dama attı. Özellikle Akdeniz mezelerini ortaya serpiştirmek, en güzel hareket! Haftanın en az bir gecesini orada geçiren gençler, artık ülke gündemini ve aşk mevzularını böyle yerlerde masaya yatırıyor.