'Craft Tiyatro'nun sahnelediği 'Hepimizin Öyküsü Aynı' oyununda rol alan Hatice Aslan, İrem Sak ve Pınar Çağlar Gençtürk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne Cosmopolitan dergisine özel bir röportaj verdi. Üçlü, kadın olmanın zorluklarını anlattı...
'Hepimizin Öyküsü Aynı', 1970'lerde yazılmış bir metin. Bu kadar günümüzü anlatıyor olması şaşırtıcı ve üzücü...
PINAR ÇAĞLAR GENÇTÜRK: Halen güncel ve bitmeyen sorunlar; aynı şeyleri yaşayıp duruyoruz. Kadınların sorunu bitmez. Zaten 'kadın sorunu' diye başlık altına aldığımızda başlıyor her şey. Erkek sorunları diye bir şey yok. (Gülüyor)
Bu sorunların yaşanmaması için sizce çözüm ne?
HATİCE ASLAN: Kadının mağdur kadın durumundan çıkıp tekrar gücünü hatırlaması gerekiyor. Onun vahşi bir doğası var aslında içinde. Doğurma gücü verilmiş bize. Sonuçta erkekleri de biz doğuruyoruz, onları da biz yetiştiriyoruz. Bu ezilmişlikten kurtulup o gücünü hatırlaması lazım.
P.Ç.G.: Erkeğin bu üstün olma gücünü kendinde bulma sebebi de bence doğuramıyor olması. Onlarda başka güçler gelişiyor. Aslında kadın her türlü daha güçlü.
H.A.: Çaresizlik ve güçsüzlük şiddeti doğuruyor.
Bunun yolu aile içi eğitimden mi geçiyor?
İREM SAK: Her gün haberleri görüyoruz. Bağdat Caddesi'nde bile korkunç olaylar yaşanıyor ki bunlar haber olanlar sadece. Anadolu'da, köylerde neler neler oluyor... Kadın bir kere kendinde hak görmüyor. 'Sen sus, eteğini ört' diye baskı altında büyütülüyor. Belki şimdiki anneler biraz daha özgür kadınlar yetiştirebilir.
P.Ç.G.: Hani diyoruz ya erkeği yetiştiren de, doğuran da kadın diye. O kadınlar da o kadar kendini kapatmışlar ki, erkek haklıdır, erkek ne derse o olur, o bilir diyorlar, haliyle çocuğunu da öyle yetiştiriyor. Bu bir kısır döngü aslında.
H.A.: Diyelim ki erkeksiz bir dünya var şu anda. Sorun çözülecek mi? Kadınlar gerçekten bu sefer ezilmeyecek mi? Bunu düşünmek lazım.
P.Ç.G.: Birbirimizi parçalarız.
H.A.: Sorun kadın-erkek meselesi mi yoksa insanın gerçek bir insan olarak yetişmesi mi? Sevgisiz ve şiddetle büyütülüyoruz. Kadın-erkek fark etmiyor, insan olarak bakmamız gerekiyor olaya. Her şey insaniyetle ilgili bence; sevgi, şefkat ve tabii ki anlamakla... Hem erkeği, hem de kadını anlamakla ilgili.
Bunun için çok çaba sarf etmek gerekiyor.
H.A.: Tam tersine, çaba sarf etmesek mi acaba diyorum. Biraz özgür mü bıraksak kendimizi. Anadolu'daki kadın da dahil buna. Tamam, elinden bir şey gelmiyor, hiçbir şey yapamıyor çünkü baskı var, dayak var. Evdeki baba da oğlunu o şekilde yetiştirdiği için oğlu da büyüdüğünde annesine ters davranmaya başlıyor. Acaba kadın oğluna küsse mi? Ona kırgın, kırık olsa, ondan şefkatini esirgese... Bu da bir tepkidir çünkü. Kendince, kendi ortamına ve şartlarına göre tavır alabilir, tepki gösterebilir. Ne veriyorsanız, onu alıyorsunuz kafası. Belki bunları uyandırmak lazım.
Güçlü kadın tarifiniz nedir?
İ.S.: Özgür olan. Çekip gidebilen ya da kalmayı tercih edebilen. O konuda özgürse çok güçlüdür ama eli kolu bağlıysa bir şeylere, işine, eşine, çocuğuna; güç kaybı yaşıyor doğal olarak.
P.Ç.G.: Eşi, çocuğu da olsa ve ona rağmen özgür olsa, o zaman daha da güçlü olur. Çocuk, aile gibi şeyleri çok bağlayan kavramlar olarak düşünmemek gerekir.
İdealist bir durum bu!
P.Ç.G.: Zor canım zor, güçlü kadın yoktur. (Gülüyor)
DOĞURGANLIĞIMIZ EN GÜZEL TARAFIMIZ
Peki, kadın olmanın en güzel tarafını nasıl tarif edersiniz?
P.Ç.G.: Doğurgan olmak ve doğurmasan bile bunu biliyor olmak bile bence önemli bir şey.
H.A.: Hislerimiz, sezgilerimiz daha güçlü sanki.
P.Ç.G.: Aslında her şeyi biliyoruz, farkındayız ama onlar bilmiyoruz sanıyorlar. (Gülüyorlar)
H.A.: Cazibemiz çok yüksek. Kandırabiliriz herkesi.
P.Ç.G.: Kandırılıyormuş gibi yaparız ama kanmayız. (Gülüyor) O da bir kandırma çeşididir aslında. İ.S.: Olgun yaşlar mı acaba kadın olmanın en güzel tarafı?
Anne olmak konusunda ne düşünüyorsunuz?
P.Ç.G.: Hatice ne kadar 'Çocuk yapın, çocuk yapın' dese de ve bunun çok güzel bir şey olduğunu düşünsem de ona yetemeyeceğimi düşünüyorum. Çünkü büyük sorumluluk. Bunu bencil bir taraftan söylemiyorum, hayatım gidecek anlamında değil, tam tersine ona yetemeyeceğim, onun hayatını mahvedeceğim diye söylüyorum.
H.A.: Gerçek insanı hatırlaman için tekrar bir çocukla büyümen lazım. O yüzden çocuğun yapılmasından yanayım. Kendini tekrardan hatırlaman için doğurman da gerekmiyor, gönüllü annelik de yapabilirsin. Onun insanı daha güçlü ve özgür kıldığına inanıyorum. Çocuk yüzünden şunu yapamıyorum demek yerine tam tersi çocukla daha çok güçleniyorsun. Çünkü kendini tekrar hatırlıyorsun ve gerçek gücünün ne olduğunu fark ediyorsun.