Geçtiğimiz hafta sonu Avrupa'nın en eski şehirlerinden biri olan Zagreb'deydik. Her sene yaklaşık 10 milyon turisti ağırlayan Zagreb, kış aylarında ülkede turizmin devam ettiği tek şehir durumunda. Yaz aylarında ülkenin Akdeniz kıyıları, kış aylarında ise başkent Zagreb; tam bir turist mıknatısı. Sanatın başrolde olduğu Zagreb; tarihi dokusu ve görkemli Ben Jelacic Meydanı ile büyük ilgi çekiyor. Biz de bir hafta sonunu Zagreb'de geçirmek isteyenler için deneyimlerimizi kaleme aldık.
1 Temmuz 2013 tarihinde Avrupa Birliği'ne giren Hırvatistan'da, halen ülkenin yerel para birimi olan Hırvatistan Kunası kullanılıyor. Türkiye'de bulunması zor olan Kuna'yı, Zagreb'e ulaştıktan sonra her köşede karşınıza çıkan döviz bürolarından alabilirsiniz.
MİLLİ TİYATRODA OYUN İZLEYİN
Kalacağınız otelin, şehrin kalbi konumundaki Ben Jelacic Meydanı'nın yakın olmasına dikkat edin. Vakitten tasarruf etmek için bu önemli. Şehrin en eski otellerinen Palace Hotel'de günlük 70-90 dolara kalabilirsiniz. Otelde daha önce Sophia Loren, Orson Welles ve Toni Kukoç gibi ünlü isimler de kalmış. Dubrovnik Hotel ve Esplanade de diğer alternatifler arasında.
Kahvaltınızı Ben Jelacic Meydanı'nda yapabilirsiniz. Meydandaki mekanlardan Johann Franck'te; meydanı seyredip caz müzik dinleyebilir ve dev kütüphanesinde saatlerce vakit geçirebilirsiniz. Bir kahvaltının ortalama fiyatı; 15-25 dolar arasında.
Şehrin en popüler noktalarından biri; yeni açılan Museum of Broken Relationships (Bitmiş İlişkiler Müzesi) isimli müze. 12 dolar ödeyerek girilen bu küçük müzede, biten ilişkiler sonrası dünyanın her yerinden gönderilen hatıralar yer alıyor.
İtalya'daki Duomo Katedrali'nin küçüğü olan Zagreb Katedrali, şehrin en ünlü yapılarından... Aziz Mark Kilisesi, Kutsal Bakire Meryem ve Dört Melek Sütunu da en az Zagreb Katedrali kadar ünlü. Bu şehre gitmişken, ihtişamlı bir yapıya sahip olan Hırvat Milli Tiyatrosu'nda mutlaka bir sanat etkinliğine katılmalısınız.
ÖNCE RESTORAN, SONRA KULÜP
Ben Jelacic Meydanı'ndaki 360 Observation binasına çıkıp tüm şehri panoramik olarak izleyebilirsiniz. En güzel fotoğrafları bu noktadan çekeceğiniz kesin.
Yolunuz Dolac Pazarı'na düşerse, kendinizi ülkemizdeki bir pazar yerindeymiş gibi hissedebilirsiniz. Pazarda satıcılar, bağırarak müşteri çekmeye çalışıyor. Hepsi de çok samimi ve sıcak.
Soğuk havaya rağmen sokaklara kurulmuş masalarda oturan birçok kişiye rastlayabilirsiniz. Zagreb'de yerel yemeklerden çok, İtalyan mutfağı ve hızlı yiyecekler servis eden restoranlar çoğunlukta. Basta adlı İtalyan restoranının yanı sıra, Hırvat futbolcu Boban'ın adını taşıyan restoran ile Johann Franck ve Vinodol; akşam yemeği için en popüler adresler. Bu mekanlarda, kişi başı içki dahil 50-70 dolar ödeyerek, müthiş lezzetler tadabilirsiniz.
Restoranlarla ilgili en dikkat çekici nokta; birçoğunun gece saatlerinde kulübe dönüşmesi... Hemen her restoranın bir kısmı lounge ve sonrasında gece kulübü olarak kullanılıyor.
Şehirde gece hayatı bir hayli hızlı. Johann Franck, Opera Club, Khala ve Madera gibi mekanlar popüler müzik çalarken, Ray adlı mekan çaldığı yerel müziklerle çok keyifli bir yer. Gece kulüplerinde yaş ortalaması oldukça düşük. Tüm mekanlarda sigara içmenin serbest olması ise rahatsız edici.
Zagreb'de görmeniz gereken yerlerden biri de Jarun Gölü. Yaz aylarında festivallere evsahipliği yapan gölün çevresindeki mekanlar, sezonu Nisan ayında açıyor.
Avrupa'nın en büyük AVM'lerinden biri olan Arena da Zagreb'de bulunuyor.
'Ezel'i seyrediyorlar
Zagreb'te kaldığımız iki gün boyunca hiç Türk'e rastlamadık. Ancak her yerde döner ve kebap satan dükkanlar gördük. Bu mekanlarda çalışanların hiçbiri de Türk değildi. Döner ve kebap fiyatları, 8-13 dolar arasında. Hırvatlar, 'Ezel' ve 'Muhteşem Yüzyıl' gibi Türk dizilerini de ilgiyle izliyor.
