'Kırgın Çiçekler' dizisinde üvey kızına sarkıntılık yapan 'Kemal' karakterini oynayan Cansu Fırıncı ve kızını yetiştirme yurduna gönderen bir anneyi canlandıran Derya Artemel, zorlu rolleriyle dikkat çekiyor. Canlandırdıkları karakterlerin hikayelerini 'Yok artık! Bu kadar da olmaz' diyerek okuduklarını belirten ikili; hem diziyi, hem de rolleri nedeniyle yaşadıklarını anlattı...
'Kırgın Çiçekler' dizisinde oldukça zor karakterleri canlandırıyorsunuz. Bu dizi sizin için nasıl bir deneyim oldu?
DERYA ARTEMEL: Böyle ruhu çetrefilli bir kadını canlandırmak benim oyunculuk serüvenim için heyecan verici. Kendime ve oyunculuğa dair yeni şeyler deneyimleyerek yoluma devam ediyorum.
CANSU FIRINCI: Mesele oyunculuk olunca 'kolay oynanabilecek bir karakter var mıdır?' Bu da ayrı bir tartışma konusu elbette. Bana göre 'kolay' rol yoktur, her rol bir laboratuvar ortamıdır.
KENDİME MEYDAN OKUYORUM
Bu rollerle ekibe dahil olurken hiç tereddütünüz oldu mu?
D.A.: Olmadı, oyuncu olarak beni zorlayacak rollere meylim var galiba. 'Al sana zor bir rol; bakalım ne yapacaksın?' diyerek kendime meydan okumak hoşuma gidiyor. Dahil olduğum ekibin başında yönetmenimiz Serkan Birinci'nin olması da benim için rahatlatıcı bir başka unsur oldu. Onun kişiliği, işe yaklaşımındaki titizlik ve çekim esnasında oyuncuyla kurduğu sezgisel bağ benim için güven verici.
C.F.: Bir terreddüt yaşamadım, zaten 'Kemal' ilk başta üç bölümlük bir roldü. Çeşitli nedenlerle seyircinin ilgisini çekince, dizide kalmayı sürdürdü. Bir oyuncu, her zaman sevileceği rolleri oynamaz. Bu nedenle herhangi bir tereddüte kapılmadan rolü kabul ettim.
Rolleriniz yüzünden hiç tepki gördünüz mü?
D.A.: Gördüm, neredeyse her gün görmeye de devam ediyorum. Çekim yaptığımız ortamdan arabayla geçerken camdan kafasını uzatıp 'Artık kızını üzme!' diye bağıran da var, bölüm yayınlandıktan sonra öfkelenip kızgınlığını sosyal medya hesabıma yazarak paylaşan da... Pek çok kişi 'Mesude'nin anneliğine tepkili. Kızgınlıklarının hedefi de ben oluyorum.
C.F.: Görmez olur muyum! Sosyal medyadaki yorumlara bakmak, gösterilen tepkinin boyutlarını anlamak için yeterli oluyor.
HAYA TTA BÖYLE ŞEY LER VAR
Bir anne nasıl olur da kızına inanmaz. Gözünü bu kadar kör eden nedir? Kızının yetiştirme yurduna gitmesine nasıl göz yumar?
D.A.: 'Mesude', dizinin ilk bölümünde kızını kendi elleriyle götürüp yetiştirme yurduna bıraktı. Hikayenin başından beri kızını değil, kocasını tercih etti. Bu durumun birçok sebebi olabilir. Ama sebep ne olursa olsun, kabul edilmesi zor bir şey. Fakat çözümsüz görünen durumlarda verilen yanlış kararlar, anlaşılması güç davranışlar hep insana dair. İnsan denilen varlığın yapabileceği yanlışların ve birbirine yapabileceği kötülüğün sonu yok galiba... Evet, dizide gördüğümüz bu durum uç bir örnek, fakat hayatın içinde duyduğumuz benzer örnekler var ne yazık ki.
Dizide kızına farklı gözle bakan bir üvey babayı oynuyorsunuz. Siz, 'Kemal'in davranışlarını nasıl açıklarsınız?
C.F.: 'Kemal', çeşitli boyutlarıyla 'hasta' bir karakter. Kadına yönelik her türlü olumsuz davranış, beni iliklerime kadar irkiltir.
Oynadığınız karakterlerin yaşadıkları size ne hissettiriyor?
D.A.: Oyuncu olarak rolle aranıza duygusal bir mesafe koyuyorsunuz. Bu yüzden oynadığım karakterin hissettiklerini sadece sezmeye ve canlandırmaya çalışıyorum; birebir özdeşlik kurmak yıpratıcı olurdu herhalde. Ama ara sıra senaryoyu okurken, seyircinen verdiği tepkilerin benzerlerini verdiğim oluyor. 'Mesude'nin sürekli kocasını kollamasına, kızına inatla inanmamasına sinir olup 'Yok artık, bu kadar da olmaz' dediğim zamanlar oldu.
Kadın olarak dizide hem kendinizin, hem de kızınızın yaşadıklarını nasıl yorumlarsınız?
D.A.: Bir kadının çocuğunu korumak ve kollamak yerine, onu yalnız bırakması ve kocasını tercih edip onun yanında durması kabul edilmesi zor bir davranış. 'Mesude' yaptığı yanlışın o kadar arkasında ve o kadar dediğim dedik ki; sadece kızına karşı değil, etrafa karşı da kocasını ezdirmiyor. Bir at gözlüğü takmış sanki, çıkaramıyor bir türlü. Bir yandan, inanmak istemediği bu tacizin gerçek olması ihtimali, bir yandan da sözünü etmek bile istemediği ama içini fena halde kemiren bir korku... 'Eylül' ise bir insanın yaşayabileceği belki de en korkunç tecrübelerden birini yaşıyor. Hem üvey babası tarafından taciz ediliyor, hem de çok sevdiği annesi tarafından yalancılıkla suçlanıp kapı dışarı ediliyor.
SENARYO BENİ HEP ŞAŞIRTIYOR
Rolünüze hazırlık sürecinde nasıl bir çalışma yaptınız? Bu tarz hikayeler çok var; bunlarla ilgili haberleri takip eder miydiniz?
D.A.: Sadece ruhsal ve zihinsel bir hazırlık süreci yaşadım diyebilirim. Bu kadının yaşadığı şartları düşündüm, onun davranışlarını biçimlendiren duyguları ve ruh hallerini sezmeye çalıştım. Ben ülkemizde ve dünyada kadınların yaşadığı sorunlarla çok ilgilenen biriyim. İlgili olmasanız bile, bu konudaki haberlerin dikkatinizi çekmemesi pek mümkün değil. Çünkü taciz, tecavüz ve bu yüzden hayatına son veren, öldürülen ya da ailesi tarafından reddedilen kadınların hikayesi ne yazık ki karşımıza çıkıyor.
Sizi bu hikayeyle ilgili en çok şaşırtan nedir?
D.A.: Aslında her hafta senaryo geldiğinde bir şaşkınlık yaşıyorum diyebilirim. Senaristlerimizin bu konudaki başarısı sayesinde sürprizlerin biteceğini pek sanmıyorum. Beni bir süredir, hiç karşılaşmayacağını sandığımız karakterlerin kendilerini bir anda aynı olayın içinde bulması şaşırtıyor.
KADINLAR SİNEYE ÇEKMESİN, MÜCADELE ETSİNLER
Dizide yaşanan tacize benzer olayların kahramanı olan kadınlara ve erkeklere ne tavsiyeniz olur?
D.A.: Başka birinin yaşadığı hayat ve o hayat koşulları hakkında dışarıdan büyük laflar etmek istemem. Taciz ve şiddet mağduru kadınlara, yaşadığı koşullar içinde çözüm bulamayacağını hisseden her kadına; kendi güçlerini fark etmelerini söylemek isterdim sadece. Kendi kendine destek olup ayağa kalkarak kendisine bir yol çizecek güç herkeste var. Taciz ya da şiddet mağduru hiçkimse kendisini yalnız hissetmemeli bence, çünkü yalnız değiller. Benzer şeyleri yaşayan pek çok insan var. Belki o insanlarla iletişime geçmek ve konuşmak da iyi gelebilir. Şiddet mağduru kadınlar; kadın sorunlarıyla ilgilenen, psikolojik ve yaşamsal desteğe ihtiyaç duyan kadınlara el uzatan yetkili kurumlardan yardım alabilirler.
C.F.: Özellikle kadınlar asla utanıp susmasınlar. Hiçbir şeyi sineye çekmesinler ve mücadele etsinler.
'Kemalim yapmaz' repliğinden birçok caps yapıldı. Bu kadar dikkat çekmesini bekliyor muydunuz?
C.F.: Dizinin hemen başlarında 'Kemalim yapmaz' repliği seyircinin ilgisini çekti. Dizinin izlenme oranlarının her hafta artması da bu ilgiyi katladı. Senaristlerimizi bir de bu konuda tebrik etmek lazım. Halkın diline pelesenk olacak replikleri ustaca tespit edip yaratıcı bir şekilde senaryoda kullanıyorlar.