TRT 1'in uzun soluklu dizilerinden 'Seksenler'de rol alan Berat Yenilmez, sempatikliği ve başarılı oyunculuğuyla beğeni topluyor. "Bu diziyle kendimi Süper Lig'e çıkmış gibi görüyorum" diyen Yenilmez, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
'Seksenler' dizisine başlarken, bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiş miydiniz?
196'ncı bölümü çektikten sonra tatile girecektik ama elde olmayan sebeplerden dolayı üç bölüm erken sezon finali yapacağız. Önümüzdeki yıl kaldığımız yerden devam edeceğiz. Belki 1987 yılından başlayabiliriz. Her sezonu bir yıl olarak çekiyoruz. Bu durumda önümüzde üç yıl daha kalıyor. Seyirci bizi ne kadar isterse, o kadar devam edeceğiz. Belki de 90'lardan devam ederiz. TRT'de 'Bizimkiler'den bu yana böyle uzun soluklu bir dizi yoktu. Özel kanallarda da, beş sezon devam eden dönem dizisi yok bildiğim kadarıyla.
Uzun süren bir dizide rol almak yorucu mu?
Aslında yorucu değil, keyifli. Bir müddet sonra herkes birbirine çok adapte oluyor. Artık karşındaki oyuncunun ne söyleyeceğini biliyorsun. Senaryoya hiç bakmadan, karşındakinden gelebilecek sürpriz şeylere hazırlıklı olabiliyorsun. Uzun soluklu olması, oyuncuyu rahata alıştırabiliyor. Yapımcımız Birol Bey (Güven) bu işi çok iyi bildiği için, yeni oyuncularla diziye enerji katıp hikayeyi hareketlendirebiliyor. Biz de tembellikten kurtuluyoruz.
Uzun süren diziler için bazen 'Tadında bırakmak, seyirciyi sıkmamak gerek' yorumları yapılır. Bu durum 'Seksenler' için de bir handikap mı?
Biz tadını daha yeni yeni aldığımız için, öyle tadında bırakmak gibi bir niyetimiz yok. Çünkü benim hikayem bitiyor, başka hikayeler başlıyor. O kadar çok malzeme var ki... Tadı daha yeni yeni ortaya çıkmaya başladı.
'Pastacı Sami' ile dizinin fenomen karakterlerinden biri oldunuz... Bunu neye bağlıyorsunuz?
Birinci sezondan sonra, ikinci ve üçüncü sezonlarda benim üzerimden dönen hikayeler daha yoğundu. Ama bu dizide başrol olmadığı için böyle değişimler olabiliyor. Dizide o kadar çok farklı başrol var ki... Herkes, kendi karakteriyle bir fenomen.
'Sami' karakterinin üzerinize yapışmasından endişe ediyor musunuz?
O, oyuncunun kendisine kalmış bir şey. İleriki projelerim için bir şey söyleyemem. 'Seksenler' bittiğinde, yine Trakya şiveli birini oynamak istemem. Bu dizi 10 sene devam ederse, 10 yıl o karakteri oynamış olarak görevimi tamamlamış olurum. Şimdi tek amacım var; bu karakterin en iyisini oynamak. Ondan sonra başka roller, başka şiveler ve karakterler yaratmak... Tabii hemen ondan kurtulmak ve sıyrılmak zor olacak.
Diziyle gelen şöhretin ardından hayatınızda neler değişti?
Yedi yıl işsiz kaldım. Böyle bir dönemde Çorlu'da evde otururken telefon geldi ve bu diziye dahil oldum. İlk sezonun sonunda hayatımda her şeyin değiştiğini fark ettim. Bu diziyle kendimi Süper Lig'e çıkmış gibi görüyorum. Oynadığım sinema filmleriyle de Avrupa Ligi'ne çıkmış gibiyim. Bir oyuncu için büyük şans. Bir hafta önce evde tek başınıza otururken, bir hafta sonra her hafta 20-30 milyon kişiye ulaşan biri haline geliyorsunuz. Size hem isminizle, hem de karakterinizin adıyla hitap etmeye başlıyorlar mesela. Bu durum o kadar hoşuma gidiyor ki, kendi ismimden çok 'Sami be yaa n'aber?' demelerini seviyorum.
İSTANBUL'U BİR TÜRLÜ SEVEMEDİM
Çorlu'da yaşarken İstanbul'a geldiniz. Hayatınızdan memnun musunuz?
Ne yalan söyleyeyim, İstanbul'u bir türlü
sevemedim. Ekmeğimi burada yiyorum, burada
para kazanıyorum, eşimin de işi burada
ama ben İstanbul'u bir türlü sevemedim. Daha
doğrusu doku uymadı bende. Çok kalabalık ve
çok gürültülü gerçekten. Hayalim, ileride deniz
kenarında bir yerde yaşamak. Artık neresi
olursa... Köy tarzı yerleri tercih ederim galiba.
Eşim de köy hayatını çok seviyor. Ben zaten
köyde büyüdüm. Ama daha zaman var o günlere.
Eşimin emekliliğini bekliyoruz.