Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisinde canlandırdığı 'Servet' karakteriyle adından söz ettiren Tuna Orhan, setlerden sahnelere geçen oyuncular arasındaki yerini aldı. Orhan'la, söz ve müziği kendisine ait olan yedi şarkılık 'Yana Yakıla' adlı albümü vesilesiyle bir araya geldik. Dağınık, tembel ve zor biri olduğunu söyleyen Orhan, GÜNAYDIN'a samimi açıklamalarda bulundu...
BANA BAĞLAMA ALDILAR
Biz sizi oyuncu olarak biliyoruz ama siz gitar çalıp şarkı da söylüyormuşsunuz. Müziğe olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Aslında oyunculukla beraber başladı demek yanlış olmaz. Ben 16 yaşında tiyatroya başladım. Mahallede bütün arkadaşlarımın bisikleti vardı, benim yoktu. Arkadaşlarım bisiklete binerken, babam da bana bağlama aldı. Müziğe olan ilgim de böylece başlamış oldu. 1983 yılında Bakırköy'de Bülent Kayabaş-Ercan Yazgan Tiyatrosu'nda tiyatroya başladım. Orada bir yandan çocuk oyunlarında rol alırken, bir yandan da oyunun müziklerini yapmam için elime gitarı verdiler. Gitarla ilişkim de o dönem başladı ve gitarı daha çok sevdiğimi anladım.
OPERAYA GİTMEM
Opera bölümünü kazanıp gitmemişsiniz...
Evet, tiyatro bölümüne iki kez girip kazanamayınca üçüncü senemi de boş geçmeyeyim diye opera bölümü sınavlarına girdim. İkisini birden kazandım ama ben tiyatroyu seçtim. İyi şarkı da söyleyebilen bir oyuncu olmak için opera bölümünün derslerine de girdim. Benden bir sene sonra opera bölümüne kardeşim Taner Orhan birincilikle girdi. Şu an Viyana Operası'nda. Benim de hayalim Viyana Operası olsaydı, ben de opera okuyabilirdim.
Operaya gider misiniz?
Hayır, gitmiyorum. Çünkü beni hoşnut eden eserlerle karşılaşamadım. Zaten opera binası da kalmadı neredeyse. Aslında zamansızlıktan tiyatroya bile gidemiyorum. 'Kiraz Zamanı' diye bir oyunda oynuyorum. Kendi oyunuma zor yetişiyorum.
Bu sizin ilk albümünüz. Nasıl yorumlar geliyor albümle alakalı?
'Aa albümün mü var?' diyorlar. Haklı olarak benim müzisyen tarafımı bilmiyorlar. Herkes oyunculuk tarafımı biliyor. Bir de 'Pop albümü çıkardım' deyince hiç konduramıyorlar. Herhalde bıyıktan dolayı türkü albümü yakıştırıyorlar bana. (Gülüyor) Tabii türkü de söylüyorum ama tarzım değil.
Tarzınızı Bülent Ortaçgil'e benzettim...
Evet. Ortaçgil, Kızılok; beslendiğim sanatçılardır. MFÖ, Gündoğarken... Onları çok dinlediğim için kendimi o tarafa daha yakın hissediyorum ve bu tarzla kendimi daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum.
Albümde sözü ve müziği size ait yedi şarkı var; nasıl ortaya çıktılar?
Yıllardan beri albüm yapmaya çalışıyordum zaten. Şairlerin sözlerini bestelemeye gayret ediyordum başlarda. Daha sonra benim de bir derdim var, ben bunları hayata geçireyim diye oturup kendi şarkılarımı yazdım. Ama oturayım da ben bir şarkı yazayım diye hiç başlamadım.
ŞARKILARIN ÇOĞU KARIMA
Nedir derdiniz?
Aşk, iş, kentsel sorunlar... Ben kentli biriyim. Doğduğum yer Almanya. Köy hayatını bilmiyorum açıkçası. Ama esas olarak aşk.
Peki Tuna Orhan aşkı nasıl tarif ediyor? Aşk; başlangıçtır, duygusal ihtiyaçtır. Her aşık olan şarkı yapsın demiyorum, o zaman besteden geçilmezdi. Şarkılarımın çoğunu karıma ithafen yaptım.
Size bu aşk şarkıları yazdıran kişi şanslı biri olsa gerek...
Benimle yaşadığı için ne kadar şanslı bilmiyorum. Çünkü ben zor biriyimdir. Aksi tarafım da vardır. Dağınık biriyim, derli toplu bir masada çalışamam.
Ne kadardır evlisiniz?
18 yıldır evliyiz. Eşimin ilk evliliğinden olan iki çocuğu var. Ortak çocuğumuz yok ama elimde büyüdüler tabii.
SERT VE TEHLİKELİ ADAMLAR EŞLERİNDEN FIRÇA YİYEBİLİYOR
'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisinde oynadığınız 'Servet' karakteri fenomen oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Dışarıda beni görenler, 'Bomba var mı ağabey?' diyor. Bombacı adam kötüdür mantığını yıkan bir rol 'Servet'.
Adam, bomba yapıyor ama karısından çok çekiniyor... Evet, bu dizinin en önemli yanlarından biri de kadına değer vermesi... Bu kadar sert ve tehlikeli boyutlardaki adamların eve gittikleri zaman karılarından fırça yiyebiliyor olması çok hazin değil mi? Türk erkeği eve gidince, karısından azar işitir. Son sözü her zaman kadın söyler.
Şarkıda 'Yana yakıla geçiyor zaman' diyorsunuz. Keşkeleriniz var mı? Keşke diyerek hayıflanmanın anlamı yok. İlk albümü çıkarmaya başladığımda pop furyası yeni başlamıştı. Birkaç yapımcı, beni o pop furyasının içine katmaya çalıştı. Ben istemedim. Sonra üzülmüştüm. Ama iyi ki de yapmamışım. Çünkü kendimi istemediğim bambaşka bir kulvarda bulabilirdim.
Yapmak istediğiniz şey ne? Bir orkestra kurup onu yönetmek. Oratoryo tarzı şeyler yapmak isterim. Oyunculukta da ağır bir dram oynamak istiyorum.