Dünyaca ünlü cazfunk grubu Level 42, önceki gün Expo 2016 Antalya'da muhteşem bir konser verdi. Turkuvaz Medya Grubu'nun ana medya sponsoru olduğu organizasyonda Level 42, 1980'lerin ruhunu sahneye taşıdı. Efsanevi grubun solisti Mark King, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
Grubunuza verdiğiniz 'Level 42' ismini 'Hitchhiker's Guide to the Galaxy'den aldığınızı duymuştum. Bu doğru mu?
Evet, 80'lerde grubumuza bir isim arıyorduk. İsmimizde numeroloji fikri hoşumuza gitti. Dinleyicilere düşüşte olan punk sahnesi dışında bir yerden geldiğimizi bildirmek istiyorduk. O sıralar Boon Gould ve ben, Douglas Adams'ın 'The Hitchhikers Guide To The Galaxy' kitabını okuyorduk. 42 rakamı, olay dizisinde geniş yer tutuyordu. Yani bizim için muhteşemdi.
'Lessons in Love' parçanız, Türk yabancı müzik radyolarının vazgeçilmezleri arasında. Radyoların sizdeki yeri ve önemi nedir?
Bunu duymak çok güzel. 'Lessons in Love', grubumuz için çok önemli bir şarkı. Bu parçayla, ilk uluslararası hitimizi çıkarmış olduk. Radyolarda çok çalınan, aynı zamanda canlı olarak çalması da çok keyifli bir şarkı. Radyo, 1980'lerdeki şarkıları yeniden dinlemek ve bugünü yakalamak için çok önemli.
EVRİM GEÇİRDİK
Müzik türünüz cazfunk olarak tanımlanıyor. Bu tarzın belirli bir hedef kitlesi var mı?
1980'lerde Brit-Funk akımının bir parçası olduğumuz için minnettarız. Ancak daha sonraki yıllarda evrim geçirerek daha geniş kitlelere ulaşmayı başardık. Şarkı yazmada kendimizi geliştirerek, grubun kurtarıcısı olan büyük hitleri ortaya çıkardık.
Bazı gruplar birkaç hit parçayla anılıyor ama sizin o kadar çok sevilen şarkınız var ki... Hit yaratmanın formülü var mı?
Keşke olsa... Bazen şansın yaver gider ve herkesin kulağında yankılanan o anı yakalarsın. Bazen de bu çok zorlayıcı olabilir ve bir şarkıyı bitirmek aylar sürebilir. Benim tercihim çabuk bitenler...
1980-1994 yılları arasında zirveye çıkmışken bir anda ortadan kayboldunuz. Ve siz solo projeler yaptınız. Nasıl tepkiler aldınız?
Sanırım bizim mirasımız, 80'ler dönemi olacak. Şarkılarımızı çalmayı ve grupla turnelere çıkmayı çok seviyorum. Benim solo projelerim, Level 42'ye uygun olmayan şarkıların ruhunu ortaya koymak gibiydi. Aklımı temizlemeliydim ki, yeni fikirlerle devam edebileyim.
RÜZGARLA BÜKÜLMEK GEREK
Gruptan ayrılan üyeler de oldu. Anlaşmazlıklar mı yaşandı?
Boon Gould ve kardeşi Phil, Madonna ile çıktığımız turnenin ardından 1987'de gruptan ayrıldı. Ardından Gary Husband ve Alan Murphy, 1989'a kadar bizimleydi. Alan'ın ölümünden sonra, gruba Alan Holdsworth katıldı. Ardından da Jakko Jackzyk... Şu anda orijinal kadrodan ben ve Mike Lindup'ın yanı sıra gitar ve vokalde kardeşim Nathan King, saksafonda Sean Freeman, davulda Pete Ray Biggin, trompettrombonda Danny Carpenter ve Nichol Thomson ile birlikteyiz.
Sanatla uğraşan ve egosu olan erkeklerin bir arada çalışması zor mu?
Hayattaki en önemli derslerden biri; kardeşlerinizle bir arada yaşamayı öğrenmektir. Bu bazen, hangi yönden eserse essin rüzgarla bükülmek anlamına gelebilir.
1987-88'de Madonna'nın dünya turnesine alt grup olarak çıkmanız, hayranlarınızın tepkisini çekmişti. Zirvede olduğunuz halde neden alt grup olarak çıkmayı kabul ettiniz?
Bunun sebebi, ulaşabildiğimiz kadar çok yeni müziksevere ulaşmaktı. Madonna konserleri, yapıldığı bölgede büyük ses getiriyor; bizim için de tutunma noktası oldu. Çok iyi gitti ve turnedeyken bir single'ımız Top 10'a girdi.
80'ler eski moda kalmışken, siz nasıl hâlâ dinamik olmayı başarıyorsunuz?
Stüdyoda kullanılan prodüksiyon teknikleri, her zaman 'şu an'ı yansıtıyor. Ama iyi bir şarkı, her zaman iyi bir şarkı olacaktır. Parçalarımızı sizin önünüzde canlı çaldığımızda, bu şimdiki andır.
SAHNEYİ ÇOK ÖZLEMİŞTİM
2001'de grup olarak tekrar bir arada olduğunuzu duyurdunuz ve yeni projelerle günümüze kadar devam ettiniz. Grup çalışmalarını neden beklemeye almıştınız?
1994'te İngiltere'de Brit Pop gibi akımların ortaya
çıkmasıyla, müzik sahnesinde yer almak zorlaştı. 15
yıldır zorlu bir yarış içindeydik. Mike'la birlikte grubu
'dondurmaya', kendimize vakit tanımaya ve başka
şeyler denemeye karar verdik. Bu, birkaç yıl için
güzel bir durumdu. Ama 1997/98'de 'One Man'
isimli bir albüm çıkarıp Avrupa turnesine çıktım.
Sahne performanslarını çok özlediğimi fark
ettim. Konserlerde daha çok Level 42
şarkısı çalmaya başlayınca, en mantıklı
şeyin grubu bir araya getirmek
olduğunu anladım.
TÜRKİYE'DE OLMAK HEYECAN VERİCİ
Daha önce Türkiye'de konser verdiniz mi? Expo 2016 Antalya sahnesinde olmak sizlere ne hissettiriyor?
1980'lerin birçok sanatçısının buluştuğu özel bir TV projesi için İstanbul'a gelmiştik. 2016'da Expo Antalya için yeniden Türkiye'de olmak heyecan verici. Antalya'daki konserimizden büyük keyif aldık, muhteşemdi. Umarız izleyiciler için de öyle olmuştur.