Emre Altuğ, on parmağında on marifet olan isimlerden; hem oyuncu, hem şarkıcı, hem de sunucu. Şarkılarının birçoğu geniş kitlelere ulaşıyor, rol aldığı diziler çok seviliyor. Altuğ, şimdi de atv'de yayınlanan 'Yarı Yarıya' adlı bilgi yarışmasıyla ekrana geliyor. Biz de Altuğ ile çekimlerin yapıldığı Başakşehir'deki stüdyoda bir araya geldik; hem yeni yarışma heyecanını paylaştık, hem de özel hayatını konuştuk.
'Yarı Yarıya'da 10 kişiyle, 10 günlük bir maratona çıkıyorsunuz. Sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Programda toplamda 10 kişi yarışıyor. Her yarışmada karşımda bir kişi var ama kazandığı ödülü diğer yarışmacılarla paylaşmak zorunda. Burada önemli olan paylaşımı en doğru şekilde yapmak. 10 gün boyunca her gün bir yarışmacı karşımda oluyor, diğerleri oturdukları yerden para kazanıyor. Bütün soruların cevabı bilinirse, 2.5 milyon lira para kazandıracağız. Türkiye'de şu ana kadar böyle bir para dağıtılmadı. Aslında ben formatı olmayan yarışma sunmaya karşıydım çünkü yeni yarışmanın ayakları yere basmıyor ve inandırıcı gelmiyor. Ancak bu yarışma üzerinde çok düşünüldü; ayakları yere basmayan hiçbir yanı yok.
ONLARLA ARAMA KİMSE GİREMEZ
Sunucuların soruların cevaplarını bilip bilmediği hep merak edilir; siz biliyor musunuz?
Cevapları bana söylemiyorlar ama ben bazı soruların cevaplarını kendim biliyorum. Aslında onlara yardımcı olmak istiyorum ama format gereği olamıyorum. Bir daha düşünmeleri gerektiğini ve cevap akıllarında varsa, onu bir şekilde bulmalarını sağlıyorum. Cevabı biliyor olmak çok kötü; söylemek istiyorsun ama söyleyemiyorsun.
Eski eşiniz Çağla Şıkel ve oğullarınızla Anneler Günü'nde bir araya gelip pasta yapmıştık. Çocuklarınız mutfakta çok başarılı...
Bizim oğlanlar, mutfağa girmeyi çok seviyorlar. Evde anneleriyle birlikte tatlı yapıyorlar. 'Hadi mutfağa giriyoruz' denildiğinde çok mutlu oluyorlar. Gittiğimiz yerlerde de öğretici oyunlara katılıyorlar; pasta, seramik gibi. Bizimkiler de meraklı. Yavaş yavaş elleri de yatkın olmaya başladı.
Erkek babası olmak nasıl?
Sizi rol model olarak görüyorlar. Siz onların büyümüş ve yetişmiş halisiniz. Erkek davranışlarıyla ilgili sorulara birebir karşılık veriyorsunuz. Bu yüzden onlar için çok değerli oluyorsunuz ama kız çocuğu olan erkek arkadaşlarım da 'Baba olmayı esas baba kızın varsa anlarsın' diyorlar.
Kızınız da olsun ister miydiniz?
Öyle bir duyguyu bilmiyorum ki. Bu nedenle öyle bir tutkum yok, çocuklarımdan çok memnunum.
Çocuklarınızla nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Oğullarımla günü çok dolu geçiriyorum. Onlarla arama kimseyi sokmam. Eğer berabersek, bütün vaktimi onlarla geçiririm. Tabii zaman zaman yorucu oluyor ama hayatımın en büyük keyfi onlar. Erkek çocuklar biraz hareketli; bu yorucu olabiliyor. Hatta üzerimde zıplarlarken uyuduğumu biliyorum.
Çağla Hanım sizi için 'Çok iyi bir baba' demişti. Ayrıldıktan sonra böyle bir iletişimi korumak zor mu?
Aslında mecburuz. Biz sonsuza kadar görüşmek üzere ayrıldık. Herkes görüşmemek üzere ayrılır ama çocuğunuz varsa durum farklı oluyor.
Kuzey ve Uzay kameralara alıştı mı?
Alıştılar, ne yapsınlar! Evde konserler veriyorlar, kendilerini benim sunmamı istiyorlar. Bu durum, ilerleyen zamanda onların hayatını şekillendirir mi bilemiyorum. Olursa da karşı çıkmam, yardımcı olurum.
Anne ve babalarının ünlü olduğunun farkındalar mı peki?
Küçük oğlum Uzay, yeni yeni bir şeylerin farkına varıyor ama Kuzey durumu biliyor. Geçen gün "Baba herkes seni tanıyor. Bizi de tanıyorlar, değil mi?" diye sordu, yani durumun bilincinde. Gazetecilere de alıştılar. Ekranda sürekli bizi görüyorlar; mesleğimizin ne olduğunun da farkında. Kuzey'in arkadaşlarına karşı 'Annembabam ünlü' gibi bir tavrı yok çünkü biz ünlü olmayı önemli bir şeymiş gibi göstermedik. Çağla'yla beraberken de, ayrıyken de egosantrik bir ilişki içinde olmadık. Evde normal insanlarız; çocuklar da böyle bir ego görmediler.
YÜZÜME KREM BİLE SÜRMEM
Kuzey'de gitarını alıp sizin gibi sahnelere çıkacak gibi bir hava var...
Gitar istedi aldım. İlgisi var aslında ama şu an çalmıyor. Ritim duygusunun çok iyi olduğunu düşünüyorum, rap türündeki şarkıları daha çok seviyor. Uzay'ın ise müzik kulağı çok sağlam.
Yıllardır hiç değişmiyorsunuz...
Bu sanırım genetik bir şey; yoksa kendime dikkat ettiğimden değil. Yüzüme krem falan sürmüyorum yani.
"Üç yıl aşık olmayacağım" diye bir açıklama yapmıştınız...
Evet, kafamdaki planlamaya göre üç yıl işlerimle ilgilenmem gerekiyor. Tabii ne zaman, ne olacağını bilemem. Siz program yaparken hayat akıyor.
Sizi bir süre daha yalnız mı göreceğiz?
Bilmem, var mı tanıdığın biri? (gülüyor)
Tatil planınız var mı?
Çocuklarla baş başa tatile çıkıyoruz. Beş-altı gün Alaçatı'da onlarla beraberim. Sonra annelerine bırakıp Bodrum'a geçeceğim. Bayramın ilk gününü de beraber geçiririz. Hit şarkıların formülünü Sezen Aksu bile bilmiyor
Şarkılarınız çok seviliyor. Bunun bir formülü var mı?
Hayır, hiç öyle bir formül yok. Sezen Aksu'ya bir gün "Nasıl gidiyor, tutacak şarkı var mı?" dedim. "Bilseydim kendime verirdim" dedi. Bunu Sezen bile bilmiyorsa, ben zaten bilemem. Zaten şarkılarımı hiçbir zaman böyle bir pazarlıkla yapmadım. Tutuyor ve seviliyor olması ortak paylaşımla ilgili. Ama mesela tutmayan iki dizim oldu; çok şaşırdım. Her şeyi göremiyorum.
KENDİMİ EKRANDA İZLEMELİYİM
Pişmanlık duyduğunuz işler yaptınız mı?
Hayır olmadı ama yaptığım her işin ardından "Bunu iki sene sonra daha iyi yapardım" diyorum.
Birçok oyuncu kendisini izlemeyi sevmez. Sizde de öyle bir durum var mı?
Ben de sevmiyorum ama izlemek zorundayım; sevmesem de işimin parçası. Kendimi düzeltmek için mutlaka izlerim.