'Deli Mavi' şarkısı ile sesi hafızalara kazındı, 'Eşkıya' filmindeki küçük ama çarpıcı rolüyle unutulmazlar arasına girdi. 26 yıllık kariyerine albümler, TV dizileri, kadın programları ve sinema filmleri sığdırdı. Salkım, kısa süre önce de 'Erkeğin Zillisi' adlı yeni şarkısıyla müzikseverlerin karşısına çıktı. Ünlü şarkıcı, bu parçayı hayatına giren erkeklere mi ithaf etti? Bu sorunun cevabını ve diğer merak edilenleri öğrenmek için Salkım'la buluştuk ve geçmişten günümüze bir yolculuk yaptık...
Son single'ınız 'Erkeğin Zillisi', biraz manidar bir şarkı olmuş. Bu şarkı, hayatınıza giren erkeklere bir mesaj olabilir mi?
Hayatıma giren erkeklere haksızlık etmeyelim ama erkekler bu kadar zilliyken, manidar olmaması da mümkün değil. Bu şarkı için bana çok ısrar ettiler, 'Bu kadar tecrübeyle, böyle şarkıyı sen okumalısın' dediler. Hayatıma giren insan sayısı altı ve beşiyle evlendim. Diğeriyle de üç senelik bir beraberliğim olmuş. Bu şarkıyı yeni çıkmış biri okusa olur mu? Ama benim gibi tecrübeli biri okuyunca oldu.
Eleştiri konusunda tahammülsüz olduğunuzu duymuştum, bu doğru mu?
Sadece haksız eleştiri yapıldığı zaman kendimi savunurum. Kendinizi olduğunuz gibi gösterirseniz, insanlar açığınızı arar ve canınızı yakmaya çalışırlar.
Sizin açıklarınız oldu mu?
Olmaz mı! Ben de insanım; herkes gibi çok açığım var. Madonna'nın da açığı vardır ama kimse o açıktan vurmaya çalışmaz çünkü aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.
Bizdeki ego savaşları biraz da kıskançlıktan kaynaklanmıyor mu?
Evet, çünkü hasetlik de insana has bir duygudur. Başkalarının yazdığı kişisel gelişim kitaplarını okuyup geliştiğimizi sandığımız için bunlar oluyor. Oysa sizi geliştiren hayattır. Düşeceksin, kalkacaksın ve benim gibi mis gibi kazıklar yiyeceksin. Ben o kadar açık bir insanım ki, bence onu kaldıramadılar. Sevdim, aşık oldum, boşandım, ağladım... "Aldatıldım, acı çekiyorum" dedim, şiddete maruz kaldığımı açıkladım. Benim kadar açık olan ikinci bir insan var mı acaba? Eğrimle de, doğrumla da 26 senedir ortadayım.
Sektördeki insanların öfkesinin sebebi, bir zamanlar müzik şirketi patronu olmanızdan kaynaklanıyor olabilir mi?
Ben müzik patronu değildim, kendimin patronuydum. Türkiye'deki bir televizyon kanalının sahibi Hakan Uzan'la evliydim ve 26 yaşındaydım. Şimdi o yaştakilere bebe diyorlar. Ben o adamı idare ettim. Müzik şirketimi de Hakan'la tanışmadan önce kurmuştum.
DÖRT ANTİDEPRESAN İÇİYORDUM
Müzik yapımcısıyken istediğinizi star yapıp istemediğinizi yok ettiğiniz, hatta Kral TV Video Müzik Ödülleri'nde istediğinize ödül verdiğiniz konuşulmuştu...
Kim yok olmuş? O dönem var olan herkes ortada. Ödül törenine hayatımda bir kere gittim. Birilerine kötülük yapsaydım, benden mutlaka çıkardı. Hâlâ şarkılar yaptığıma, dizilerde oynadığıma, filmler çektiğime, programlar sunduğuma göre bana saygı duyan insanlar var. Üç-beş çapulcunun lafıyla da hareket edemem.
Başarınız, o dönem Hakan Uzan ile evli olmanıza bağlandı ama...
Evet, öyle sanıldı ama o adamla tanışmadan önce albümlerim milyon sattı ve 'Eşkıya' filminde oynayarak oyunculuğumu kanıtladım. Aslında durum tam tersiydi çünkü o evlilik yüzünden insan içine çıkamıyordum ve konser veremiyordum. Patron eşiydim; halim ve tavrım çok önemliydi. Bugün Ferit Şahenk'in eşi ortalığa çıkıyor mu? Ama benim yaptığım iş gereği ortada olmam gerekiyordu.
Gücün büyüsüne kapıldınız mı hiç?
O kadar çok aldatılıyordum ki, evliliğimle uğraşmaktan hiçbir büyüye kapılamadım. Günde dört antidepresan ilaç, dört paket sigara içiyordum ve boşandığımda 48 kiloydum. Doktorum Ümit Yazman, "Öleceksin" dedi, "Beni kurtar" dedim. Öyle boşandım ama bu o insanla değil, benimle alakalıydı. Ne geçmişimdeki, ne bundan sonra tanıyacağım insanların ahını alarak gitmek istemiyorum. Kimse hakkında kötü konuşmam. Güzel bir geçmişim var ama çok da ağladım ve hep yalnızdım. Doktorumdan başka yanımda kimse yoktu.
GÜNLERCE YIKANMADIM, HEP AĞLADIM
Neden evliliği sürdürmeye çalıştınız?
Ben ayrılmak istiyordum, o istemiyordu. O evliliğe altı yılımı verdim ve göründüğü gibi kolay geçmedi. Ayrılmak çok zor bir travma; ben de bu travmaları arka arkaya yaşamış biriyim ve bunun acısını da geçen sene bir tümör ile ödedim. Rahmim ve yumurtalığım alındı.
Bırakıp gidemediğinize göre korkuyor muydunuz?
Karşınızdaki banka memuru değil, tabii ki korkuyordum. Bir devden boşanmaya çalışıyordum. Beni sevdiğine de inanıyordum ama sevme şekli farklıydı.
Sosyal medyada 'Sahici ol, mesele bu aslında' yazmışsınız...
Can çıkar, huy çıkmazmış. Sahicilik yüzünden bedeller ödedim ama böyle çok mutluyum. Çok param yok, zengin değilim ama sağlık haricinde kaygılarım yok. Çocuklarım, annem, anneannem var ve her akşam "Allah'ım ne kadar şanslıyım, sevdiklerimin acısını göstermedin" diyorum.
Belki de hep içinize attığınız için kendiniz sağlık sorunu yaşadınız...
Geçen sene çok ağır geçti. Hastalığın akabinde ikinci çocuğumun babası Hakan Eratik'le boşandık. Her sabah tavanlara bakıp ağladım, günlerce yıkanmadım, yemek yemedim, tek başıma yatağımda oturdum ama geçiyor işte... İnsanoğlu her şeye alışıyor. Ben hayvanları daha çok seviyorum. Çiçeklerimi de kendim sularım, misafirlerime kendim hizmet ederim, yemeğimi kendim yaparım. Annemle babam ayrıldığı günden beri böyleyim.
BU ÜLKENİN ERDOĞAN'DAN BAŞKA LİDERİ OLAMAZ
15 Temmuz'da FETÖ'nün darbe girişimi sırasında nerelerdeydiniz?
O gün Bodrum'da tatildeydim. Ayrıldığım
eşim ve kızımla birlikte çarşıda
geziyorduk. Telefonum çaldı, erkek
kardeşim aradı, "Abla darbe oluyor!"
dedi. Yemin ediyorum, elim ayağım kesildi.
Sadece dua edebildim ve sağsalim
Cumhurbaşkanı'nın uçağının inmesini
istedim. Babam, Recep Tayyip Erdoğan'ı
çok sever; bana "Merak etme kızım; onlar
bu işi beceremedi, halk sokaklarda"
dedi. Biz hiçbir şey değiliz; Türk halkının
kahraman olduğunu düşünüyorum.
Destan yazdılar. Artık sen, ben yok, biz
varız. Bu ülkenin bir lidere ihtiyacı vardı,
o lider de Recep Tayyip Erdoğan'dan
başkası olamazdı. Cumhurbaşkanımız,
liderliğin bütün özelliklerini taşıyor.
Eleştirdiğim tarafları da vardır. Babanıza
da kızıyorsunuz ama o evin reisidir,
olay bitmiştir.
Yenikapı'da gerçekleştirilen Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne de katılmışsınız. Orada ne hissettiniz?
Amerikalılar ve Avrupalıları sevmem;
onlar ödlek. Gücümüzü gördüler.
İlk kez böyle bir mitinge katıldım. Atatürkçü,
çağdaş bir Türk kadını olarak, o
insanları orada görünce gurur duydum.
Dünyaya karşı gücümüzü bir kez daha
göstermiş olduk. Liderleri bir arada
görmek de beni çok mutlu etti.
?ARTIK YATAKTA ÇAPRAZ YATIYORUM
Anne-baba ayrılığı yaşayan birisiniz. Acaba kendi ilişkilerinizi yürütememenizin sebebi bu travma olabilir mi?
Yok ya, benim şuursuzluklarımdı.
'Ben hatalıyım' diyeyim de konu kapansın,
karşıya cevap hakkı doğmasın!
(Gülüyor) Evlilik işini beceremedim,
zaten evlilik defterini de kapattım, bitti.
Evliliği bırakın, hayatımda aşk meşk
bile yok. Artık öyle bir kıvama gelmişim
ki, tam tadındayım. Kendime bakmak
zorunda değilim çünkü hayatımda
bir erkek yok. Son 1.5 senedir yatakta
çapraz yatıyorum. İlk kez özgürlüğümün
tadını çıkarıyorum; ne güzel bir
duyguymuş. Bana "Nasıl evleniyorsunuz?"
diye sorarlar, "Evleniyorum ama
tutamıyorum" derim.
DEJENERE İNSANLARIN YANINDA RAHİBE TERESA GİBİYİM
Günümüzde sırf eşi zengin diye aldatılmayı görmezden gelen ünlü kadınlar var. Bu durum size ne hissettiriyor?
Bu sistemin içinde dejenerasyona uğrayarak yaşayan kesimin yanında, ben Rahibe Teresa gibi kalıyorum. Hedefteydim ve üzerimde şahane dartlar oynandı. 2001'de "Bir kadının düşmanı yine bir kadındır" demiştim ve beni yerden yere vurdular çünkü gerçekler acıtır. Ben kendimi affettim; Allah dışında hiç kimseden korkum yok. Bugün aç kalsam, bir restoran açar, yine para kazanırım.
Zenginlik mi, yoksa mütevazı hayat mı daha keyifliydi?
Hepsi ayrı güzel ama şu anda çok mutluyum. 26 yaşında paraya ve güce sahip oldum ama altı yılda bunlardan vazgeçtim. Hayatımın dümenini elimde tutmak zorundayım.
'Güçlü bir adamla evliyken, kadın kendi zulasını da doldurur' derler, doğru mu?
Hiçbir güçlü adam, yanındaki kadının güçlü olması için uğraşmaz. O yüzden boşanma davalarında kadınlar bir şeyler alabilmek için çok uğraşır ama ülkemizde öyle yüklü tazminatlar yok. O yüzden Kaliforniya'da evlenmeleri gerekiyor.