Bugüne kadar dokuz sinema filminde başrol oynayan Cavadzade, 2010 yapımı 'Güzel Günler Göreceğiz'deki performansıyla ilk, 2014 yapımı 'Kuzu' filmiyle ise ikinci Altın Portakal'ını kazandı. Oyuncu, dokuz filmlik sinema kariyerinde 20'ye yakın ödül aldı. Üstelik bunların içinde Sadri Alışık Ödülleri, Ankara Film Festivali ve SİYAD gibi hatırı sayılır ödüller var. Cavadzade, Esquire dergisine konuştu.
Günlerinizi nasıl geçiriyorsunuz?
10 yıldır aynı spor salonuna gidiyor, kendimi adamış bir şekilde spor yapıyorum. Her gün muhakkak 50 sayfa kitap okuyorum, bir saat kedilerimle oynuyorum ve kendimi heyecanlandıracak şeylere zaman harcıyorum.
Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyorsunuz...
Sosyal medya, sinema yapmadığım dönemlerdeki eğlencem. Instagram paylaşımlarımda bir sevgili aradığımın düşünülmesi beni üzüyor. Halbuki ben hayali bir sevgiliye aşığım. Bunu yapmazsam yazamam, çizemem, üretemem.
Kendinizi asosyal biri olarak tanımlıyorsunuz...
Hayatım; annem ve üç arkadaşımdan (Tacim, Feyyaz ve Selin) oluşuyor. Bir de dört kedimden. Hayatıma yeni birilerini almaktan çekiniyorum. Bunda hayal kırıklığına uğrama korkumun payı büyük. Bütün meselesi kendisi olan, daha iyi bir insan ve oyuncu olmaya çabalayan biriyim.
ARKADAŞLARIM BENİMLE ALAY ETTİ
Kısaca hayat hikayenizden bahseder misiniz?
Bakü'den İstanbul'a olan bir göç serüvenim var. 5 yaşımdan 11 yaşıma, yani annemle bir başıma İstanbul'a gelene kadar bale eğitimi aldım. Neyse ki ruhumdan anlayan bir annem var. Annem, 'Nesrin sanatçı olmalı' dedikten sonra Bakü'den Türkiye'ye geldik.
İstanbul'a kolay adapte oldunuz mu?
Şişli Terakki Lisesi'nden eve döndüğümde ağlayan küçük bir kız çocuğuydum. Geri dönmek istedim. Çünkü Türkçem arkadaşlarım arasında alay konularından biriydi. Türkçemi geliştirmek için özel dersler aldım ve büyük çaba harcadım.
Hayatınızdaki en önemli rol model anneniz mi?
Annemin genç yaşta bambaşka bir ülkedeki tutunma çabaları, zorluklara meydan okuması ve onları bir bir aşması; gücümün kaynağı oldu. Ben de İstanbul'un en zor okullarından biri olan Şişli Terakki Lisesi'nden birincilikle mezun oldum. Annem bütün rolleri oynamak zorunda kaldı; anneannemi, babamı, yaşamımda olmayan tüm insanları... Bu yüzden sevdiğim insanların beni beğenmesini çok isterim.
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin yetenek sınavlarına girip sinema ve televizyon bölümünü kazandım. Avşar Film'in verdiği 'Üzüm gözlü bir kız aranıyor' ilanı dikkatimi çekti. Üzüm gözlerim işe yaradı ve ilk işimde başrol oynadım.
REHA ERDEM'LE ÇALIŞMAK İSTERİM
İlk projenizde genç bir oyuncu olarak zorlandınız mı?
Tuhaf bir şekilde çok zorlanmadım. Setin beni dehşete düşürdüğünü hatırlamıyorum. Bir şekilde orası en rahat ettiğim yer. Aslında gerçek yaşam beni daha çok zorluyor. Çünkü kamera önü yaşamı, planlı ve tesadüfe açık değil. Gerçek yaşamda ise seni nelerin beklediğini bilmiyorsun. İlk işimden itibaren hep kamera önündeymişim gibi hissettim.
Hangi ünlü oyuncuları kendinize örnek alıyorsunuz?
Çok iyi oynayan kadın oyuncuları izlediğimde bu bende takıntılı bir hal alıyor. O filmi yedi-sekiz kez izleyebiliyorum. 'Blue Jasmine' ya da 'Black Swan' gibi filmler, bir yanıyla terörize edici. Çok iyi oyuncularla karşılaşıyorsun. Mesela geçen yıl izlediğim 'Yeminli Bakireler' filmindeki Alba Rohwacher'ın oyunculuğu, beni çok etkilemişti. Çok büyülü bir sahicilikle çapaksız bir oyunculuk sergiliyordu. Son bir senede izlediğim ve 'Keşke ben oynasaydım' dediğim film kesinlikle buydu. Bu yüzden de, 'Nasıl böyle yönetmenlerle karşılaşacağım, onlara denk geleceğim?' diye düşünüyorum.
Birlikte çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?
Sinemada özgün olanın değerli olduğunu düşünüyorum. Reha Erdem'in yarattığı dünyaya, hislerine ve gözüne hayranım. Etkilendiğim ve çalışmak isteyeceğim yönetmenlerin başında Reha Erdem var.
Bu yıl sizi yeni bir sinema filminde görecek miyiz?
Şimdilik hayır. Yaz boyu gelen senaryoları okudum. Ancak sıradan bir işte olmak ve kendimi tekrar etmek istemediğim için gelen rolleri kabul etmedim. En büyük kriterim yeni bir şey yapmak.
Nesrin'i nasıl tanımlarsınız?
Nesrin, birtakım adamların aşık olduğu kadın olmak istemiyor. Herkesle arasına mesafe koyduğu bir zamanda. Ne bir pop yıldızı ne de bağımsız sinemanın kraliçesi... Hiçbir yere ait olmak istemiyor.
BENİ OLDUĞUM KİŞİ YAPAN ŞEY İLİŞKİMDİ
Dokuz yıllık bir ilişkinin ardından yalnızlığı tercih etmişsiniz...
Bitmiş bir ilişkinin arkasından
konuşmak istemiyorum. Ancak
yine de eski sevgilim sinemadaki
başarılarım konusunda beni çok
destekledi. Beni olduğum kişi
yapan en önemli şey ilişkimdi. Hayattaki
en önemli dönüm noktam
bu. Hâlâ annem kadar sevdiğim
tek insanın o olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonra hayatınıza nasıl birisi girer?
Artık sıradan bir ilişki yaşayamam.
Üç yıldır hayatımda
kimse yok. Ömrümün üçte birini
bir adamla geçirdim. Bir aşkı en
süzülmüş haliyle yaşadım. Bu,
herkesin başına kolay gelecek bir
şey değil. Aynı zamanda insanın
standartlarını da yükselten bir
şey. Net ve ne istediğini bilen bir
erkekle ilişki yaşadıktan sonra
gizemli olmaya çalışan, kadınları
peşinden koşturan ve taktiklerle
hareket eden bir erkekle birlikte
olamam. Çünkü böyle yaşayan
yeni nesil bir erkek güruhunun
varlığına tanık oldum.
YAPTIĞIM İŞ VE OLDUĞUM KİŞİ OLARAK SİVRİLDİM
Geçtiğimiz yıllarda bir gazetecinin sorduğu soruları çok klasik bulunca Woody Allen mizahını aratmayacak cinsten yanıtlar vermişsiniz...
'Set ortamında
olmazsa olmazlarınız
var mıdır?'
sorusuna 'Bornoz,
dondurma, çilek ve
3G internet bağlantısı...
Bunlar olmazsa
olmazlarımdır. Sanırım
bu yoksunluklar beni bağımsız
sinemanın tanrıçası
yaptı. Artık bana gelen film
tekliflerinde öncelikle set
ortamını konuşacağım.
Çilek varsa ben de varım'
gibi bir cevap vermiştim.
Ve bu tarzı tüm röportaj
boyunca sürdürerek çok
eğlenmiştim.
ERKEK FİGÜRÜM YOK
Burnunuzun dikine giden bir tarafınız var...
Bir sevgili ya da medyatik
bir olay üzerinden
değil, yaptığım iş ve olduğum
kişi olarak sivrildim.
Sağımda, solumda, önümde,
arkamda bana 'Yürü
ya kulum' diyen bir erkek
figürü yok. Kişiliğim; oynadığım
rollerin ve ödüllerin
bile önüne geçti. Çünkü
provakatif bir tipim. Ve de
yalnızım...