'New Girl' dizisinin güzel yıldızı Zooey, son zamanlarda yaşadıklarını Cosmopolitan dergisine anlattı...
Kişisel hayatınızda neler yapıyorsunuz?
Günlük hayatımda bildiğiniz kadınlara benzemiyorum. Yaşıtlarımın aksine vintage elbiseleri ve plakları seviyorum. Çocukken kaldığım odanın duvarında Leonardo DiCaprio posterleri yerine eski siyah-beyaz filmlerin posterleri vardı. Bu merakım, oyuncu olan annem Mary Jo ve beş kez Oscar'a aday gösterilen görüntü yönetmeni babam Caleb'tan kaynaklanıyor. Ailem dolayısıyla dönemin yıldızlarıyla tanışma şansım vardı. Posterleri duvarımda asılı olan biriyle tanışma fikri, beni utandırıyordu.
POPÜLER OLANIN PEŞİNDEN GİTMEDİM
Kendinizi günümüzün popüler kültüründen nasıl sıyırdınız?
Hayatım boyunca hiçbir zaman popüler olanın peşinden gitme kaygısı duymadım. O zamanlar herkes aynı radyo kanalını dinlerdi. Ben ortalıkta, 'Bence bu çok saçma! Ben eski şarkıları seviyorum' diyerek dolaşıyordum.
Diziden doğum izni nedeniyle ayrıldınız...
Senaryo gereği mahkeme kararınca uzaklaştırma cezası aldım. Bu ceza aslında doğum iznimdi. 'No Girl' isimli bölümde dizinin diğer oyuncuları haberlerde hayvanat bahçesinde bir susamurunun dünyaya gelişini duygu dolu gözlerle izledi. Bu bölüm benim Otter (susamuru) adını verdiğim kızımın doğumuna zekice bir gönderme niteliğindeydi.
Dizinin yapımcısı olmanıza rağmen doğum izniniz boyunca diziden tamamen uzaklaştınız...
Uzun zamandır birlikte çalışıyoruz. Bu yüzden ben olmadan da işleri kolaylıkla hallettiler. Ancak yeni sezonun ilk bölümüden itibaren yönetmenliği kendim yapacağım.
Dizi kaç sezon daha devam edecek?
İki. Aslında bu soruya cevap vermek istemiyorum. Benim için çok zor bir durum. Kadınlara ücretli doğum izni verilmeyen bir ülkede yaşıyoruz.
Anne olmak nasıl bir histi?
Hayatım boyunca anne olduğumda kendim olarak kalabileceğimi düşündüm. Ancak kızım dünyaya geldikten sonra eskiden olduğum insanın artık var olamayacağını fark ettim. O bebeği hastaneden alıp eve geldiğinde artık onu düşünmeden geçirebileceğin bir anının bile olmadığını fark ediyorsun. Bu inanılmaz bir değişim.
Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
Seyahat edemez hale geldim. Emzirme ve hazırladığım sütü havaalanı güvenliğinden geçirme süreci tam bir kabus. Her seferinde agresif sorular soruyorlar. Hatta son yolculuğumda kontrol için patlayıcı uzmanlarını çağırdılar. Bebek kucağımdayken süt konusunda böyle bir tavır sergilemelerine inanamadım. Anlıyorum, her konuda dikkatli davranmak istiyorlar ama biberonları uçağa sokma konusunda bu kadar zorluk çıkardıklarını bilmiyordum.
Nasıl bir dönemden geçiyorsunuz?
Her gün yeni şeyler öğreniyorsun. 'Tamam, artık bilmem gereken her şeyi biliyorum. Bu kadarı yeterli' deme şansın yok. Ben bunun beraberinde getirdiği stresle baş etmek için kendi yöntemlerimi geliştirdim. Korku gerçek bir duygu. Bu yüzden kalbimizin daha hızlı çarpmasına neden olan fizyolojik sorunlar yaşıyoruz.
SOSYAL MEDYA ARTIK ENDİŞE VERİYOR
Önceden aktif bir Twitter kullanıcısıydınız. Şimdi ise suskunluğunuzu koruyorsunuz... O zamanlar hayatımın başka bir dönemindeydim ve dünyada başka şeyler oluyordu. Ama şimdi tüm bu olaylar yaşanırken esprili bir yaklaşım sergileyebileceğimi düşünmüyorum. Ama kendi adıma yaşananlarla başka bir başa çıkma yöntemi de bilmiyorum. Twitter eskiden olduğu gibi değil. İlk başlarda bana daha deneysel gelmişti. Ama artık bu iletişim aracının endişe verici bir yönü olduğunu da kabul etmek durumundayım.
GÜNE BAŞLARKEN
Bir bebeğin kahkahası
Mutlu eş
Kahve
EN SEVDİĞİM KOKU
Erimiş tereyağı kokusu
EV ARKADAŞI
'New Girl' dizisinden biriyle oda arkadaşı olacak olsam bu 'Winston' olurdu. Çünkü, 'Winston' sevimli ve saygılı biri. Ayrıca çok tatlı bir kedisi var.
TANIDIĞIM EN KOMİK İNSAN
Eşim Jacob