Atv'de yayınlanan 'Seni Kimler Aldı' dizisinde kötü kadın 'Cahide'yi canlandıran Funda İlhan, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı. İlhan; dizi, rolü, kariyeri ve bilinmeyen yönleriyle ilgili açıklamalar yaptı.
Oyunculuk hayatına tiyatro ile başladınız. Nasıl oldu bu süreç, biraz anlatır mısınız?
Aslında gazeteci olmak istiyordum. Lisede bir gün bir müsamerede rol aldım ve bir daha sahneden kopamadım. Hayatta hikayeleri anlatmanın bir yolu da o karakterlere bürünmektir. Ben insanlara hikaye anlatmayı seviyorum. Yaşam amacım; hikaye anlatmak diyebilirim. Bu yeteneğimin farkına varıp oyunculuğu seçtiğim için çok şanslı bir insanım. İnsanların sevdikleri işi yapması çok kıymetli bir şey. Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Oyunculuğu'nu bitirdim. Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nü de kazanmıştım ama oyunculuğu seçtiğim için hiç pişman değilim. Bütün ömrüm sahnede geçti diyebilirim. Hiç mütevazı olmayacağım; çok önemli oyunlarda oynadım. İzmir'de üç tane özel tiyatronun kuruluşunda bulundum. Sonra Kocaeli Şehir Tiyatrosu'nu kurduk. Tiyatroyla ilgili çok başarılı işler yapıyoruz, inşallah oradan da emekli olacağım.
ESNEME PAYI BIRAKMAK HAYATI KOLAYLAŞTIRDI
Dizilere geçişiniz nasıl oldu?
Çok idealist bir insanım. Aslında bu bakış açımı başta dizilerde de sürdürdüm. Ancak bir işin yapılması için benim idealist yapıma uygun olmasının şart olmadığını fark ettim. Bununla birlikte esneme payı bırakmaya başladım. Diziler çok fazla insanla birlikte yapılıyor yani çok fazla karar mercii var. Bir dizinin ortaya çıkması için bazı şeyler ideallerdeki gibi ilerlemeyebilir. Bu esneklik hayatımı kolaylaştırdı.
'Seni Kimler Aldı'da kötü bir karakteri canlandırıyorsunuz. Ama gördüğüm kadarıyla naif birisiniz... 'Cahide'yi nasıl bu kadar güzel oynayabiliyorsunuz?
Kimi bazı şeyleri resim yaparak, kimi şarkı söyleyerek anlatır; ben de kılığa bürünerek anlatıyorum. Yani o ben değilim; o 'Cahide'. Ve 'Cahide'yi tanımaya çalışırken büyük heyecan duyuyorum. O ruh haline ulaşmamda doğuştan gelen yeteneklerim ve eğitimim yardımcı oluyor. Bence kılığa bürünme isteği herkeste var. O şaşırtan ruh halleri hepimizin içinde olan şeyler.
Kötü karakterleri mi yoksa iyi karakterleri mi oynamak daha zor?
Ben artık mesleğimin belli bir yerindeyim yani aslında zorluk olarak görülen şey benim için keyif oluyor. Her karakter yeni bir etüt. İyi ya da kötü karakteri oynamak; aynı derecede yetkinlik, aynı derecede marifet, bilgi, kültür ve zeka gerektiriyor. Ayrıca istediğim kadar iyi oynayayım; arkamda yönetmenden ışıkçıya kadar bir sürü insan var. Yani beğenilen 'Cahide'nin arkasında kocaman bir ekip var. Bu iş; oyuncunun iyi oynamasıyla olmuyor. Ben son yıllarda oynadığım karakterlerle ilgili olarak çok şanslıyım. Çok güzel ve sağlam projelerde, çok sağlam ekiplerle çalıştım. 'Seni Kimler Aldı' da yine çok sağlam ve çok güzel bir proje. Bu projede yer aldığım için çok mutluyum.
Oyuncu koçluğuna devam ediyor musunuz?
Hayır, bu sezon çekimlerimin yoğun olmasından dolayı devam edemiyorum.
SEMPATİK DEĞİL AMA DİZİYİ İZLETİYOR
Türk halkı kötü ve sert karakterleri daha çok seviyor değil mi?
Hikayede her şey günlük gülistanlık
olsa, bir saat bile takip edilmez
çünkü insanlar çatışma arıyor. Dizinin
izlenebilmesi için farklı şeyler olması
lazım. Normalde de iyiyi, kötüyü
yaşadığımız çatışmalarla anlıyoruz.
Mesela soğuğu sıcakla karşılaştırınca
anlıyoruz. Meslek açısından ise sert
ve güçlü karakterleri, kötü karakterlerle
eşdeğer gören bir yaklaşım var.
Sokakta bana serzenişte bulunanlar
oluyor. 'Cahide' aslında bütün değerlerinden
vazgeçerek hedeflerine
ulaşmış, bir bakıma kendi dünyasında
başarılı bir kadın. Sempatik değil
belki ama diziyi izlenir kılıyor. Ben iyi
karakterler de oynadım ama son yıllarda
oynadığım kötü karakterler daha
çok tanındı. 'Cahide'yi oynadığım
için hiç şikayetçi değilim, aksine çok
hoşuma gidiyor. Şikayetim sadece şu:
Sokakta insanlar kötü karakterleri
bazen kötü bir ifadeyle telaffuz edebiliyor.
Alkışı kötü oluyor. Türk halkı
samimidir, sanki o karakter benmişim
gibi davranılıyor. Bu da aslında
başarıyı gösteriyor; işimi iyi yaptığım
anlamına geliyor.
RESİM YAPIYORUM ÖRGÜ ÖRÜYORUM
Piyano çaldığınızı duydum, doğru mu?
Evet, piyano çalmaya çalışıyorum.
Benim hobilerim çoktur; evimin
her köşesinde bir hobim vardır; resim
yapıyorum, örgü örüyorum. Tabii
ki kitap, hayatımın merkezi. Çocukluğumdan
beri okuma hastalığım
var; aynı anda üç kitap okuyorum.
Bu arada annem çok güzel yemekler
yapar, onun özel tariflerini kitap
haline getirmek isterim. Ben de boş
kaldığım zamanlar yemek yapmayı
çok seviyorum.
Fanatik bir Beşiktaşlısınız...
Evet, bu fanatiklik çok eskiden
beri var. Çocukken babamla birlikte
Beşiktaş maçlarına giderdim. Bir
süredir Beşiktaş yönetiminde de yer
alıyorum.