Burak Kut ile Ferda Anıl Yarkın...
Hit şarkıları, satış rekorları kıran albümleri ve sınırları Türkiye'yi aşan hayran kitleleriyle 90'lı yıllara damgalarını vurdular.
Yıllar önce ilk albümlerini aynı stüdyoda yapan ikili, 30 yıla yakın süredir arkadaşlar.
Pop müziğin iki ünlü ismi, GÜNAYDIN'ın Ramazan buluşmaları için Burak Kut'un Beykoz'daki stüdyosunda bir araya geldi. İkisi de yeni albüm hazırlığında olan Yarkın ile Kut, geçmişten günümüze müzik dolu bir sohbete imza attı...
BURAK KUT: Her şeyi açıklayacağım şimdi... Stüdyoma ilk kez geliyorsun Ferda... Medya var diye geldin değil mi?
FERDA ANIL YARKIN: Ben de her şeyi tek tek ortaya çıkaracağım bugün! Mesela medyayla ilgili şöyle bir durum var: Gazeteciler, Hakan'a (Peker) sürekli 'Nasıl böyle genç kalıyorsun?' diyor. Adama 100 yıldır aynı soru soruluyor. Beni arayıp "Başka soru yok mu, sürekli bana bunu soruyorlar" diyor. Ben de "Gazetecilere söyle, bana niye dert yanıyorsun!" diyorum. (Gülüyor) Medya yüzünden dışarıda da insanlar aynı şeyi söylüyormuş. Hakan da "Ben zaten gencim" diyor. Hakan duy bizi, koruyoruz seni! Sanki arkadaşlar röportajlara çalışmadan geliyor; ben bunu hissediyorum. Bunu sorabilirler ama konuyu bunun üzerine kurmamaları gerekir. Yoksa soru sormayı öğretmeyeceğiz tabii ki kimseye.
B.K.: Ferda Bey uzun zamandır neredeydiniz? En başta bunun cevabını alayım... Seninle abi-kardeş gibiyiz; seni öyle seviyorum. Bazen görüşemeyiz, aramız açılır ama görüştüğümüzde kaldığımız yerden devam ederiz hep. Seninle ilk albümlerimizi aynı stüdyoda yaptık. Gençlik yıllarımızda, imkanlarımızın kısıtlı olduğu zamanlarda; kayıt aralarında bakkala gider, iki yumurta, ekmek arası salam-kaşar alırdık.
Öyle zamanlardı...
F.A.Y.: Ama ben döner yiyordum çünkü çalışıyordum. O zaman zengindim!
(Gülüyor)
B.K.: Sen bizden önce başlamıştın çalışmaya, yaylı grubun vardı. Bizden zengindin yani. Dağıtıyordun 'Alın çocuklar para' diye...
F.A.Y.: Banker Bilo gibiydim ya...
(Gülüyor) B.K.: Seninle birlikte birçok konsere gittik. 'Sanatçılar birbirlerini izlemez' derler. Ne düşünüyorsun bu konuda?
F.A.Y.: Ben sahneye çıkacağım zaman önce senin şarkılarının provasını yapardım. Senin parçaların beni kurtarıyordu.
B.K.: Biz seninle şehir içi ve şehir dışında birbirimizin konserlerini izlerdik. Çok özel anılarımız oldu...
Bir dönem komşuyduk, aynı sitede yaşadık.
Hatırlıyor musun, bir gün sahnede mikrofondan 'Ferda, Ferda!' diye seni çağırıyordum, sahneye gelmedin...
F.A.Y.: Uyumuşum ya... Çok güzel ve kaliteli bir topluluk izliyordu sahnemizi.
Müzisyenler birbirlerini destekliyordu.
Kulislerden birbirimize bakıyorduk.
B.K.: Sahnede nasıl bir uyumları var, şarkılara nasıl yenilikler getiriyorlar diye değerlendirmeye giderdik konserlere.
F.A.Y.: Hepsi bizim arkadaşlarımız.
Şarkı söylüyor olabiliriz ama biz de albüm yapmadan önce onların arasındaydık.
Hepimiz dostuz. Çok eğlenceli ortamlarımız oluyordu. Çok düzgün müzik yapılıyordu. Ben her yere gitmem; herkesin davetinde sahneye çıkıp şarkı söylemeyi sevmem.
B.K.: Yıllarca seyirciye arkanı döndün; sahneyi sevmediğin buradan belliydi.
Bunları söyleyeceğim ki, belge olsun.
İBRAHİM ABİ'Yi ÇOK SEVERİM F.A.Y.: Bir 'Alo' derim, beş dakikada gelirsin. Bunun için birbirini her an görmen gerekmiyor. İbrahim Abi de (Tatlıses) insan olarak çok sevdiğim bir adamdır. Bu zamana kadar ne albümümü yaptı, ne de başka bir projemi... Ama ben onu seviyorum.
Benim için iyi bir adamdır.
YENİ NESİL 'BU ABİ KİM?' DERMİŞ GİBİ BAKIYOR
B.K.: Uzun zamandır yapmak istediğin projeler var ama bakıyorum ki üstünden yıllar geçmiş.
Neden? A: Tembellik B: Hiçbir şeyi beğenmemek...
F.A.Y.: İkincisi...
B.K.: Hadi tarih verelim; ne zaman albüm çıkarıyorsun?
F.A.Y.: Allah kısmet ederse Ağustos ortası gibi... Cengiz Kurtoğlu, Kibariye, Arif Susam'ın okuduğu arabesk şarkılarım var... 100 tane vardır. Bestelerimin yarısını Cengiz Abi okudu zaten. O şarkılardan hit olanları seçeceğim albüme. Aşkın Tuna, Ahmet Selçuk İlkan, Hakkı Yalçın'dan da eserler topluyorum.
100 senelik arabesk eserleri dinleyeceğiz.
Cengiz Abi ile taverna türünde bir şarkı okuyalım dedik.
Tabii ki Ümit Besen de var.
B.K.: Çoğu şarkının sana ait olduğu bilinmiyor ama... 'Aa bu da mı Ferda'nın bestesi?' diyorlar.
İstesen bir numara olursun.
Neden uzaksın Ferda?
F.A.Y.: Psikolojik herhalde...
B.K.: Özellikle yeni jenerasyonu görüyorum; 'Bu abi kim?' der gibi bakıyorlar bize. Genç nesil, dizilerden ve son albümden sonra tanıyor beni. Bu anlamda şanslıyım... Bir eleştiri olursa, senin elin ayağın oynar genelde...
F.A.Y.: Beni sabahtan beri eleştiri yağmuruna tutuyorsun!
Tembellikle mükemmeliyetçiliği karıştırabiliriz. Hit bulma durumu var ya... Ben üretmiyormuş gibi görünürken bile besteler veriyorum aslında. Ama kendi işim olduğu zaman yazıp yazıp yırtıyorum.
Beğenememe durumum var. Tembel değilim, zaten besteciliğimle ön plandayım.
B.K.: Gerçekten hitin üzerine çıkmak kolay değil. Herkes yıllarca söylenen şarkılar yapmak ister; biz bunu ilk albümlerimizde yaptık zaten. Bizim çıktığımız dönemde, genç dinleyiciler kendilerini bizimle bağdaştırıyordu. Kıyafetlerimiz bile aynıydı; memur çocuğu ne giyiyorsa biz de onu giyerdik.
Bu da samimi algılanıyordu.
Bu samimiyetten dolayı bizim dönemimiz bir şeyleri kırdı.
İKİMİZ DE TİZ SESLİYİZ SAYENDE ZİNCİRLERİMİ KIRDIM
B.K.: Ben Batı müziği eğitimi almış biriyim. Sen de Batı müziğiyle başladın, sonra Türk müziği eğitimi aldın. Ailende de müzik ustaları var. Bizi arabesk ve rock müzikten uzak yetiştirmeye çalıştılar ama sınırlamalar hiçbir zaman hoşuma gitmez. Her türlü şarkıyı söyledim. Keman ve alaturka dinlememde büyük katkın var.
F.A.Y.: Kemanla sana eşlik ettiğim zamanlar oldu. İlahi konserleri de yaptık. Geçenlerde bir şey araştırıyordum; karşıma sen çıktın. Bunları görünce insan gurur duyuyor.
Biz herkes gibi, alkışlanmanın peşinde değiliz.
B.K.: Zincirleri kırmam seninle başladı. En tiz erkek seslerinden birisiyim; senin de sesin öyle. Seninle kendi aramızda bir dil geliştirmiştik, arkadaşlarımız anlamazdı; 'Ne diyorsunuz siz?' derlerdi.
F.A.Y.: Bende rekabet olmaz.
Senin farklı bir enerjin var. Bana yeni şarkıcılardan bahsettiğin zaman, "Bazılarını dinleyemiyorum" diyorum. Sen de "Onlar genç, olur o kadar" diyorsun.
B.K.: Çok seçici olduğumuz için periyodik bir üretim süreci içine girmiyoruz. Sürekli bir üretimimiz yok yani. Sen sevdiğim seslerden birisin. O yüzden şikayet ediyor herkes, 'Niye uzun süre bir şey yapmıyorsunuz?' diyorlar. Ben arada bir şeyler yapıyorum. Allah tarafından insanlara öyle yetenekler veriliyor ki; özel bir ses, duygu... Yaşanmışlıkların getirdiği bir şey de var. Bu da sese yansır. Seni dinlemeyi özlüyorum.
Çok büyük bir dinleyici kitlen olduğunu da biliyorum.
GİZLİ AŞK YAŞIYORUM
B.K.: Bir röportajında "Aşk acısı yaşamazsam bu besteleri yapamam" demişsin. Aşk yaşamıyorsun ki!
F.A.Y.: Gizli aşk yaşıyorum. Çok güzel şarkılar yaptım.
B.K.: Gizli aşkın da şarkısını yapıyorsun.
'EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRÜYOR' DİYE ŞARKI YAPTIN, LANETİ ÜZERİNE KALDI!
B.K.: Biz fantastik şeyler yaşadık. Konser ve seyirci rekorları... İlkleri yaşadık. Ama bu, psikolojisi zor bir iş. Kendi içime çekildiğim zamanlarda seninle konuştuk. O dönemde bana doğruları söyleyen sen oldun. Acayip pozitif bir adamsın ama sertin de sert yani!
Sanırım her babayiğit senin gibi konuşamaz benim yüzüme. Kavga ettiğimiz de oldu tabii...
F.A.Y..: Yoo etmedik, burun buruna gelmedik hiç.
B.K.: Lan'lı lun'lu pis bir kavga etmedik, evet. Hepimizin bunalımlı zamanları olabilir.
O dönemlerde birbirimizi silkelediğimiz zamanlar çoktur diyorum. Sen çok orijinal bir insansın. Ailen de karışmadı hiç evlilik konusuna ama senin bir yuva kurmanı ve amca olmayı çok isterim.
ARTIK YUVA KURMAK LAZIM
F.A.Y.: Gerçekleri söylersem çok fena olur bak! Her şey kısmet... Hayırlısı demekten başka bir şey gelmiyor elden.
B.K.: Bence bir süreden sonra insan yalnızlığa alışıyor.
F.A.Y.: İşte buna katılıyorum. Sen mükemmel bir babasın. Tabii ki ben de imreniyorum; artık yuva kurmak lazım tabi...
B.K.: 'Evlilik Aşkı Öldürüyor' şarkısıyla yola çıkınca, şarkının laneti üstüne kaldı!
F.A.Y.: Düğünlere gidiyorum, bu şarkıyı söylüyorum!
B.K.: 'Evlilik ne güzel şey' diye bir şarkı yaparsan her şey düzelecek bence. Bu röportajı okuyan hanımlar, 'Ferda Anıl Yarkın hâlâ bekar mı?' diyecek.
F.A.Y.: Öyle bir problemimiz yok Allah'a şükür... İçiniz fesat sizin; şarkıdan ne çıkardınız!
Beni bitirdiniz! (Gülüyor)
B.K.: Bulmak başka, evlenmek başka...
F.A.Y.: 'FAY Hattı Şov' diye bir şey yaptım, çektim, montajladım. Ertesi gün 99 depremi oldu.
B.K.: Aman çağırma yine boşver... Sen 'Evlilik Hattı' gibi bir şey yap. Buradan Esra'ya da (Erol) selam gönderelim. Bu arada Metin Özülkü ve Hakan Aysev ile yaptığınız projeye bayılıyorum. Metin Abi'yi çocukluğumdan beri tanırım. Nasıl bir araya geldiniz?
F.A.Y.: Biz seni de aramıza istiyoruz. Üçlü olarak yapıyoruz ama biz konuk sanatçılar da alacağız.
B.K.: Her çağırdığınızda gelirim, sıkıntı yok. Sahneyle ilgili biraz daha kapalı devre işler yapıyorum. Halk konserleri veriyorum.
Bir pojeyle bir yerde sahneye çıkmıyorum.
Kendi tarzımda şeyleri seslendirmeyi seviyorum.
Sizin projenize uyum sağlamam zor olmaz ama 'Acaba ben o muyum?' diye düşünürüm.
ALBÜM ÇIKARMA CESARETİMİZ YOK
B.K.: Albüm çıkarma cesareti gösteremiyoruz.
Yaptığın yatırımın karşılığını alamama ihtimali çok yüksek. Dinleyicimizin de beklentisi var. Yeni bir maksi single çıkaracağım.
Televizyonla ilgili de bir sürü yeni şey var.
Yaz döneminde 'Seviyorum Arkadaşça' adlı bir filmim vizyona girecek. Filmin müziklerini de yaptım. Benim için kıymetli bir deneyim oldu. Popüler müzik yaparken sınırlanıyorsun ama film müziği yaptığın zaman çeşitliliğin hepsini sunabiliyorsun. Bir film daha yaptım 'Tahin Pekmez' diye... Onda oynamıyorum ama müziklerini yaptım. Çok keyif aldım.
F.A.Y: Bizim işimiz müzik, her tarafını yapabiliriz.
TEKNENDE RAHAT RAHAT OTURURKEN BESTE YAPAMAZSIN
B.K.: Özellikle geri planda kalmayı mı tercih ediyorsun Ferda?
F.A.Y.: Albüm yapmadığım için beni göremiyorsunuz.
Bunun sebebi, farklı bir yaşama geçmiş olmam.
Eskiden ortak sözler yazar, dört-beş kişi şarkı yapardık.
O parçalar, Türkiye'nin hitleri oldu.
Şimdi herkes 'Ben yaparım' diyor.
Besteci olunmaz; beste yapmak Allah vergisidir.
Aşktan beslenirsin. Çok rahatsan, teknende oturuyorsan yapamazsın. Kendini aylarca o kafaya sokman lazım. Çok büyük, dev isimlere bakıyorum; hâlâ eski şarkılarını dinliyoruz. Çünkü şu an hepsinin rahatı yerinde. Dört-beş kişi aynı evde kalındığında yapılan şarkılara bir bakın...
Şimdi 'Londra'dan dönüşte bir beste yapayım' dersen olmaz.
B.K.: Kişiye göre değişir ama ben de katılıyorum. Ekonomik durumun iyileştiği zaman çevren de değişiyor. Önceliklerin farklılaşıyor. 'Benim niye orada villam yok? Şu arabadan bende de olsun'lar geliyor.
Sanatta başarılı olanlar, çoğunlukla sıfırdan gelen insanlardır. Ben de öyleyim; memur bir ailenin çocuğuyum. Servetin nasıl korunduğunu bilmediğin için elindekinin bir şans olduğunu görüyorsun. Pop;
Latince 'populüs' kelimesinden gelir. Anlamı da; halka yapılan müziktir. Ama sen amacından uzaklaşıyorsun...
Bir şarkı yaptığın zaman herkesin dinleyebileceği bir şey olmalı. Bizde sanatın değeri konusunda bir sıkıntı var. Sezen de söylemiştir, 'Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir' diye... Bizim sektörümüzdeki inişler çıkışlar çok üzücü boyutta olduğu için haliyle tecrübeli insanlar sıkıntı çıkarabiliyor. Mesela yapımcı geliyor, 'Eseri yap, bana hediye et' diyor.
Kimse kusura bakmasın, 25 yıllık emeğimi kimseye hediye edemem! Hayatımız zaten hediye etmekle geçti.
F.A.Y.: Sana katılıyorum.
B.K.: Hiçbirimizinki yırtma hikayesi değil.
'Çıkıyoruz, şarkı söylüyoruz; sonra gelsin arabalar, gitsin kızlar' gibi yaşamadık.
'Benim albümüm mü olacak, stüdyoda çalışacağız' heyecanıyla işe girdik. Şu an bu işin içi boşaltıldı. Ne kadar sesin var; orası da ayrı... Onu da bilmiyoruz çünkü her şey bilgisayar ortamında gerçekleşiyor.
O zaman biz ağır hareket eden adamlar oluyoruz. Kendime göre ortalama şeyler yapmayı denemedim ama olmadı.
F.A.Y.: Telif de en önemli konulardan biri... Biz yaptığımız şarkılarla şu an hayatımızı zaten idame ettirebilirdik.
ADEN SAHNE ADABINI ÖĞRENDİ BİLE
B.K.: Şarkılarımı ilk olarak ailem dinler. Sabaha kadar çalışıyorum, sonra uyansınlar da dinleteyim diye bekliyorum.
F.A.Y.: Aden, çok yetenekli bir çocuk.
B.K.: Çok meraklı ve komik bir çocuk.
Bazen "Sanatçıyım ben, istediğim gibi giyinirim; beni bırakın" diyor. (Gülüyor) Anaokulu bitti. Yıl sonu gösterisini izliyoruz.
Öğretmenleri, Aden'i tembihlemiş, sahne adabı gereği anne-babalarına el sallamamaları gerekiyor. Diğerleri hemen sallıyor ama benim kız kurala uyuyor. Annesiyle el sallıyoruz, tepki vermiyor. Görevini kusursuz bir şekilde yapıyor. Çok küçük yaşta 'O Ses Çocuklar'ın stüdyosuna geldi, sahneyi gördü.
Boynuz kulağı geçecek gibi...
F.A.Y.: Zaten anlattıklarından öyle olduğu görülüyor. Kız çocuklarını çok severim; yaylı sazlar, piyano çok yakışır onlara.