Bir habere, bir yazıya başlık atmak önemli.
Okuru tavlar da, kaçırır da.
Ama bazen öyle haberlere ve o haberlere atılan öyle başlıklara, ardından yapılan öyle yorumlara rastlıyorum ki; akıllara zarar...
Hele haber siteleriyle bazı gazetelerin internet siteleri bu konuda tam bir başıboşluk içinde.
Tek amaç; haber başlığında bir merak uyandırıp 'tıklanma' sayısını artırmak.
PİLOT KONUŞMUŞ!
İstanbul-İzmir uçağına yıldırım isabet etmiş. Uçak ve içindeki insanlar ciddi bir tehlike atlatmış. Herkes o uçağın içinde neler yaşandığını, özellikle pilotun ve mürettebatın yapacağı açıklamayı merakla bekliyor. Ve haber sitelerine şu başlık düşüyor: 'O pilot konuştu!', 'Kahraman pilot sonunda bir açıklama yaptı!'...
Aman diyorsun; hemen açayım, bakayım da neler olmuş öğreneyim. Haberi tıkladığında ise şunu görüyorsun:
Pilot, "Kurumumuzun kuralları gereği herhangi bir açıklama yapmaya iznim yok" dedi!!!
Kahraman pilotun yaptığı önemli açıklama işte buymuş yani...
Müthiş habercilik, kurnaz site yöneticiliği!
BARONLAR AT OYNATSIN
İstanbul'da uyuşturucu operasyonu yapılmış, 30 kişi gözaltına alınmış.
Bunların içinde oyuncu-şarkıcı-mankenlerden oluşan ünlü isimler de olunca tabii ortalık ayağa kalkmış.
Haberci arkadaşlar sanki yüzyılın uyuşturucu kaçakçısı yakalanmış gibi bir heyecan ve panik içindeler.
Sanki ilk kez oluyor böyle bir operasyon. 'Emir'in yolu-Narkotik yolu' gibi aşağılayıcı, içinde mavra kokusu olan başlıklar atıyorlar.
Fakat bu haberin görüntülerinde asıl can sıkıcı olan; sadece uyuşturucu 'kullandığı' için gözaltına alınan isimlerin, polisin iki yandan kollarına sıkı sıkı yapışması suretiyle gözaltına alınması.
Yahu bu adamlar torbacı değil, bir şey değil. Yaptıkları, sadece kendilerine zarar bir belaya bulaşmış olmak. Öyle koluna bacağına asılmanın ne manası var?
Ayrıca bu operasyonlar uyuşturucu illetinin durdurulması, azaltılması, bitirilmesi açısından ne işe yarıyor ki böyle ortalık toz duman oluyor?
İki torbacı, üç-beş içiciyi yaka paça yakalamakla mı kurtulacak toplum bu pislikten?
Baronlar istedikleri gibi at oynatırken...
KADININ İŞİ BU, NE YAPSIN?
Başlık şu: 'Sabah saat 08.00... İşte polisin şoke olduğu an!' Fotoğrafta da aracın sürücü koltuğunda bira içen bir kadın var.
Haberin başlığını görüp meraklanıyorsun ve içeriği okuyunca polisin neden 'şoke' olduğu öğreniyorsun: Konya'da pavyonda çalışan bir kadın sürücü; işten çıkmış, evine gidiyormuş, aracı kullanırken de bira içiyormuş!
Aman Allah'ım, şok üstüne şok!!!
Tamam; yaptığı hem kendini, hem diğer sürücüleri, yayaları tehlikeye atmak.
Bir suç işliyor ve bunun ceza olarak da karşılığını alacak tabii.
Ama bu haberin verilişi de tamamen mübalağa sanatıyla bezenmiş!
Sabah saat 08.00 imiş de bilmem ne!
Kardeşim, kadıncağız pavyonda çalışıyor.
Onun mesai saati de böyle. Ayrıca ne içecekti, sahlep mi? Yani polis onu bira içerken görünce niye şoke olsun?
Bu polis sadece yaramazlık yapan çocuklara 'da-da' yapmak için mi var?
YAZ SAATİ ZAMANI GELMİŞ!
Kocaman bir manşet daha: 'Dikkat!
Yaz saati uygulaması başlıyor.' Aa diyorsun daha çok erken değil mi? Ocak ayında ne yazı, ne saati bu?
Fakat işte bu da tamamen ilgi uyandırmak adına atılmış bir başlık. Aslında uygulama 31 Mart'ta başlayacak ama olsun, daha iki aydan fazla zaman varken biz kırmızı kırmızı 'DİKKAT!' diye başlık atalım ki okunma bereketimiz çok olsun.
Varsın okuyucu salak yerine konsun!
