Ekranlardaki yemek programlarının müşterisi çok. Özellikle 'Bugün ne pişirsem?' derdindeki hanımlar ve mutfak tecrübesi olmayan yeni gelinler, bu programlardan çok faydalanıyorlar. Ancak Aysel Acar gibi okurlarımız, özellikle gezi ile yemeği birleştiren bazı programların 'görgüsüzlük' sınırını aştığı görüşündeler.
İşte okurumuzun mektubu:
"Yüksel Bey iyi günler, kolay gelsin. Benim sizinle paylaşmak istediğim konu, televizyonlardaki yemeği ön plana çıkaran gezi programları. Şu sunucunun sanki hayatında hiç yemek görmemiş gibi abartılı hareket ve ifadelerle yöresel yemeği anlattığı programlar... Sunucunun, yemekler olduktan sonra seyircinin gözünün içine soka soka her yemekten lokma alıp 'Immm'larını dinlemekten ve bu fütursuzluğu izlemekten ciddi anlamda gına geldi.
BİRİ YER, BİRİ BAKAR
Show TV'de yayınlanan Lezzet Durağı programında rastgeldim en son buna. Sunucu hanım kızımızın her yemekten bir lokmayı ağzına götürmesini izlemek zorunda kaldık. Özellikle bazı kanallar sabahtan akşama kadar yemekleri seyircinin burnunun dibine dibine sokmaktan ayrı bir zevk alıyor sanki. Hani yiyen var, yiyemeyen var. Durumu iyi olmayan ve belki de ete hasret kalan vatandaşlar da izliyor o programları. Bir yeri tanıtmak için elbette yöresel yemekleri de anlatmak gerekiyor ancak o yeri sadece yemek boyutunda tanıtırsanız; tarihini, geleneğini, göreneğini, folklorunu anlatmayı es geçerseniz bu programa 'tanıtıcı gezi programı' değil; 'biz yapalım, afiyetle yiyelim, siz de uzaktan bakın' programı demek daha doğru olur değil mi?
Belli ki bu programları yapanlar, programın ana temasını yemek olarak belirlemişler. Tamam, millet olarak yememize içmemize düşkünüzdür de bu kadar da görgüsüz ve 'Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar' atasözünü unutacak kadar da şuursuzlaştık mı acaba?"
