O Ama ben ne yapayım. Valla hepsi Yavuz Seçkin'in suçu... Efendim, şimdi salı gecesi kalabalık bir kız grubu evde oturuyoruz. Gürültü, şamata, kahkaha gırla... facebook'tan videolar izliyoruz, şarkılar dinliyoruz, bir yandan patlamış mısır yeme yarışmasında misali, mısırları yuvarlıyoruz. Zıırrrr telefon... Kimmiş? Bilinmeyen numara! Bilinmeyen numaraları açmak adetim değildir, tamamen boşluğuma gelip açıyorum.
YAVUZ SEÇKİN OLABİLİR!
Telefonun ucundaki ses, "Alooo, evladım ben Bülent Ersoy..." Neeey? Kafamda alıp veriyorum, bayram değil seyran değil, Bülent Ersoy beni niçin arasın? Bugün ne yazmıştım ben?... "Pardon, duyamadım, kim?" "Çocuğum, Bülent Ersoy!" Sanırım artık 'merhaba' kısmına geçmem lazım; "Iıııı.... Merhaba, nasılsınız?" "İyiyim çocuğum, seni tebrik etmek için aradım." Tebrik? Beni? Bülent Ersoy? Niyeeee? "Affedersiniz ne için?" Bu arada kızlara elimle 'susun susun' yapıyorum, kağıda 'Bülent Ersoy' yazıyorum. Hepsi susuyor! Telefonun ucundaki Bülent Ersoy şu kıvamda devam ediyor; 'Esra Erol'a Soru: Türkiye Neyi Kaldırmaz' yazımı çok beğenmiş, cesaretimden dolayı kutluyormuş, bana aferinmiş... Ben şaşkınım! Bülent Ersoy en son, 'Popstar Alaturka'daki sözleri hakkında yazdığım yazıdan dolayı, beni parçalamak istemiyor muydu? O sırada Şebnem uyanıyor! "Ayşe! Yavuz Seçkin olabilir!" Malum, bizim Yavuz'un yıllardır radyoda işletmediği kalmadı. Üstelik Bülent Ersoy taklidinde de doktorası var. Yer miyim senin şakalarını Yavuz Seçkin! Telefondaki Bülent Ersoy bana iltifatlar ediyor, ben "Haaa... teşekkürler... Heee" gibisine geçiştiren cevaplar veriyorum. Aklım sıra, karşıdaki Yavuz ya... Sonra soruyor; "Çocuğum albüm yapmışsın, sesin de güzelmiş, babadan miras herhalde..." Diyorum "Tamam, yüzde bin Yavuz beni işletiyor!" "Yavuuuzzz! Sensin değil mi? Aşk olsun valla..."
N'APACAKSIN YAŞIMI?
Cevap: "Evet, Yavuz benim taklidimi yapıyor ama ben Bülent Ersoy'um evladım. Kaç yaşındasın sen?" Benden cevap: "Yavuuz, napacaksın yaşımı?" Karşıdan cevap: "Çocuğum, ben Bülent Ersoy!" Bu arada bilmediğim ve aklımda tutabilsem Hakkı Devrim'e danışacağım onlarca sözcük kullanıyor. Ne sorsa "Heee, hiii, evet, evet, amin, inşallah" tadında başıma iş gelmeyecek kelimeleri sıralıyorum ve Bülent Ersoy mu, Yavuz mu bilmediğim kişi pes edip; "Evladım sizin misafirleriniz var herhalde, ben tekrar tebrik ediyorum, iyi geceler" deyip kapatıyor. Sonra sağa sola, tanıdıklara sorup öğreniyorum; meğer arayan gerçekten Bülent Ersoy'muş. Kimbilir o konuşma biçimimden sonra bana ne sıfatlar takmış, Osmanlıca neler saydırmıştır... E napalım? Dedik ya hepsi Yavuz'un suçu...