Aşk...Uğruna yemeden içmeden kesildiğimiz, en akıllımızı bile aptallaştıran bu dürtüyü yazarlar, şairler, sanatçılar tarih boyunca yorumladılar. Şimdi sıra bilimde... Yani aşkın gerçeğini öğreniyoruz... Antropolog Helen Fisher aşkın bilmini inceleyen dünya çapında bir uzman. 30 yıldır bu dürtünün insan beynindeki etkisini inceliyor. Fisher'ın araştırmalarından, aşk konusunda en çok başımızı yakan ve en merak ettiğimiz bazı soru-cevapları, lafı daha fazla uzatmadan aşağıda yazıyorum...
İş yerinde aşk, gerçekten yasak olan cazip geldiği için mi sık yaşanan bir durum?
Yasak olan cezbeder. Beynin ödül sistemi, bir şeyi çok istediğinde tetikleniyor. Ödül gelmekte gecikiyorsa, bu sistem daha fazla ateşleniyor ve sizi, ele geçiremediğiniz şeye sahip olmak için daha çok zorluyor. İşyeri bunun için mükemmel bir ortam. Birlikte çalıştığınız kişilerle benzer stresleriniz, benzer amaçlarınız var. Benzer şakalara gülüyorsunuz, ailenizden çok onlarla vakit geçiriyorsunuz. Bu her zaman böyle değildi tabii. Milyonlarca yıl erkekler ve kadınlar beraber çalışmadı. Erkekler ava gidiyordu, kadınlar da diğer kadınlarla biraraya gelerek ot topluyordu. Şimdi erkek ve kadın aynı ofisin içinde beraberler. İnsanın flört etmeye doğal yatkınlığını da ekleyince, ortaya 'problem' için bir tarife çıkıyor.
AŞK BİR KİŞİYE ODAKLANIR
Aynı anda iki kişiye aşık olmak mümkün mü?
Hayır. Romantik aşkın en büyük özelliği bir tek kişiye odaklanmasıdır. Deli gibi aşık olan bir insanın beyninde aktif olan bölge, kokain arayışında olan bir insanın beyninde aktif olan bölge ile aynı. Bu bölge, dopamin üretiyor. Bu yüzden o yoğun odaklanma ve şiddetli arzuyu hissediyorsunuz. Henüz başlangıç dönemindeyseniz, o zaman iki kişi arasında gidip gelebilirsiniz ama romantik aşkın en tepesinde o iki kişiden başkası yoktur. Eğer aynı anda iki kişiye aşık olduğunuzu düşünüyorsanız, ikisine de hisleriniz yeteri kadar yoğun değil demektir. Aynı anda birden fazla kişiye seks dürtünüz olabilir ama romantik aşkta asla. Beyin aşkta, sadece bir tek kişi üzerine konsantre olur.
Neden acı çektiğimiz ilişkiler bizi çekiyor?
Heyecan... Yenilik, değişiklik, ne olacağını bilememek; dopamin salgısını tetikliyor ve kendinizi iyi hissetmenize neden oluyor. Hayal kırıklığına uğradığınızda ödül sistemi amacınıza ulaşmanız için daha çok tetikleniyor. Ve sahip oldukça daha fazlasını istiyorsunuz. Sizi üzen o kötü erkekler (veya kadınlar) de, bir zaman geliyor ve onların beyinlerinin ödül sistemini alt üst eden biri ile karşılaşıyorlar ve onlar da aynı acıyı çekiyorlar.
Yaş farkı gerçekten önemli mi?
Fiziksel yaşınızdan çok duygusal yaşınız önemli. 70'lerinde bir insanın çok enerjiye sahip olduğu ve 20'lerindeki kişilerle çok şey yapabildiğini biliyorum. Ama genelde sizden çok daha genç birisi ile değer yargılarınız, fikirleriniz, akşamlarınızı nasıl geçirmek istediğiniz, beklentiniz ve ihtiyaçlarınız farklıdır. Bu farklılıklar zaman içinde çok stres yaratır. Bu yüzden benzer yaşlardaki çiftlerin ilişkileri daha uzun soluklu olur.
ALDATAN KİŞİ DEĞİŞEBİLİR
Aldatmak bir alışkanlık mıdır? Aldatan insan değişir mi?
İnsanlar değişir. Genelde büyük bir şoktan sonra... Yani bir hayat tarzını bırakıp, diğerine geçmek için sizi sarsan bir değişiklik olması lazım. Evliyken aldatan bir erkek yakalandığında evliliğinin önemini daha iyi kavrayabilir. Ya da çok etkileyici bulduğunuz birisine aşık olduğunuzda aldatmanın heyecanı ortadan kalkar.
Yetiştirilme şeklimizin, kime aşık olacağımızla bir ilgisi var mı?
Evet. Tanımadığınız insanlarla dolu bir odaya girdiğinizde ilk yaptığınız, sizin için doğru görünmeyenleri elemektir. Konuşmaya başladığınızda aynı sosyo-ekonomik geçmişi yaşayan, benzer zekada, değerlerinizin ve espiri anlayışınızın tuttuğu, ortak sosyal amaçlarınızın olduğu insanlara kendinizi daha yakın hissedersiniz.