Salı günü bir erkek arkadaşın; evlilikte hayatı paylaşmak ya da paylaşmamak konusunda sözlerine yer vermiştim.
Daha evleneceği insanı bulamadan, 'Evlenince mutlaka evlilik sözleşmesi yaparım' demesi de tuhafıma gitmişti. Ama devir değişti. Yani durum başkalarının tuhafına gitmiyor. Evlilik sözleşmesi pek çok kişinin gündeminde.
AŞK KAYBETTİ!
Biliyorsunuz,
Hande Ataizi 'evlilik sözleşmesi'nde yaşanan kriz nedeniyle 24 saat geçmeden evliliğini bitirmişti. Kendisine dayatılan şartları kabul ettiği anda
birinin eşi olmakla birlikte 'hiç kimse' olmanın da altına imza atacaktı. İmzayı attı ama orada, o hayatta duramadı.
Nikahtan iki saat sonra ayrılık kararı alındı. Ve aşkın evlilik sözleşmesi ile imtihanında kaybeden aşk oldu.
O dayatmalar, o gece yaşananlar bana çok acımasız gelmişti. Ama onlar benim duygularım. Genelin duruma aynı açıdan baktığını söyleyemeyiz. Çünkü bu konudaki yorumlara baktığımda ortaya çıkan manzara şu:
Erkeklerin büyük bölümü evlilik sözleşmesine imza atmaya yanaşmayan kadınları 'servet avcısı' olarak tanımlamış. Yani hikaye hep aynı. Ama bunca aynılık içinde bir öykü farklı geldi bana. Çünkü aşk kazanmış. Mutlu sonlar hep filmlerde olur demeyin, buyurun okuyun...
