Haftanın en popüler mekanları yazılıyor, millet listeye girebilmek için binbir takla atıyor.
Yeni açılan restoranlar, barlar, kulüpler bir bir tanıtılıyor. Jüriler kuruluyor, bilenlere soruluyor... 'Top 10 İtalyan restoranları', 'Top 10 barlar', 'Top 10 kafeler' vesaire; toplanmaların sonu gelmiyor.
Ödül geceleri düzenleniyor...
Haberler çıkıyor, in'ler, out'lar sıralanıyor.
Sıralanıyor da bana göre evimden başka her yer 'out' canlar.
TARİFSİZ TATSIZLIK IN
Yok yok, doymuşluktan, şımarıklıktan falan değil. Eğlenmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, sosyalleşmeyi benim kadar seven kaç kişi vardır acaba? Ama yok! Uzun zamandır, şehrimiz İstanbul'da olan biten hiçbir şey beni heyecanlandırmıyor, evden çıkartmıyor.
Hayır efendim, bunalımda falan da değilim. Karşılığını alamıyorsam, farklı tatlar bulamıyorsam, çıktığıma değmediğini hissedip sinir içinde eve dönüyorsam, neden yerimden kalkacakmışım?
Sadece ben mi?
Bence birçok kişinin durumu bu. Merak öldü, gazoz kaçtı, koşarak gitmiyoruz bi yerlere.
Son dönemde tek hareketi Pera'da açılan Soho House getirdi. O da çeneye hareket yani. Kimi görsen iki soru soruyor İstanbul eğlence dünyasında. "Soho'ya üye misin?" bu bir, "Ne diyet yapıyorsun, kimden yemek alıyorsun?" bu da iki.
Geçen gün de yazmıştım, sinema salonlarımız en kötü dönemini yaşıyor diye. Evlerde toplanmalar in, kahvaltıya gitmeler in, spor in, sağlıklı yaşamak in, yurt dışı turlarına katılmak in.
Ve maalesef ağızlarda tarifsiz bir tatsızlık in.
