İkitelli'deki Mall of İstanbul'da açılan Bilim Tüneli sergisini nihayet ziyaret ettim. Etkilenmemek mümkün değildi. Daha ikinci standı gezerken, 'Allah'ım meğer ne fuzuli dertlerle boğuşuyormuşum' diye geçirdim içimden. Bilim insanlarının dünyayı kurtaracak, refaha erdirecek icatlarını gördükçe içim ferahladı, umutlarım yeşerdi. Örneğin; hücrelerin içinde kendini büyük bir başarıyla kamufle ettiği için klasik tedavi yöntemleri sırasında metabolizmanın yıkılmasına yol açan tüberküloz hastalığının ortadan kaldırılmasında yeni bir teknik geliştirilmişti. İlaç, tüberküloz virüsüne nokta atışı yapıyor, onu çevreleyen sağlıklı hücreye ise zarar vermiyordu. Daha neler neler... Hele, vücuduma hiçbir zararlı ışın verilmeden, sadece bir ekranın önüne geçerek iç organlarımı görmek, beni acayip heyecanlandırdı.
Gelin görün ki; benim ziyarette bulunduğum 24 Ekim Cuma günü pek çok standın özel görevlisi yoktu. Öyle olunca da orada gönüllü olarak bulunan üniversite öğrencilerinin kısıtlı bilgileriyle yetinmek zorunda kaldım. Pek çoğu benim belgesellerden edindiğim bilgi dağarcığının bile altındaydı. Adı 'Bilim Tüneli' olan, teknolojideki son sıçramaları tanıtan bir sergide, niye üç-dört dilde bilgi veren kulaklıklar kullanılmaz da şaşkın öğrencilerden medet umulur ki? Yine de bir hafta sonunu bu sergiye ayırmanızı öneririm. Özellikle de çocuklarınızı yanınıza almanızı tavsiye ederek...
Hazır söz çocuklardan açılmışken; görkemiyle ilk kez gelenleri şaşırtan, İstanbul'un en büyük alışveriş merkezi Mall of İstanbul'da çocukların küçük bir ücret karşılığı misafir edildiği Ottomanya'dan da söz edeyim.
Adından da anlaşıldığı üzere konsept; Osmanlı ekseninde geliştirilmiş. Çocuklar hat sanatından gölge oyunlarına, ebrudan minyatüre kadar pek çok geleneksel sanatı uygulamalı olarak öğrenme fırsatı elde ediyor. Alışverişe gelen aileler, çocuklarını bu merkeze emanet edip rahat rahat mağazaları dolaşırken, çocukları da sadece Muhteşem Yüzyıl dizisinde görüp tanıdıkları Osmanlı geleneklerini ve sanatını birebir yaşama fırsatı elde ediyor.
Kahramanların sadece Amerika ve Uzakdoğu'ya özgü olmadığını, kültür ve sanatın önce bu topraklarda boy verdiğini çocuklarımıza anlatmak için bundan daha doğru ve eğlenceli bir fırsat olamaz. Mutlaka gidilip görülmeli...
