Geçen hafta gazeteci- yazar
Can Dündar'ın sevgilisiyle Bebek'ten kalkan motorda öpüşürken yakalanması ortalığı karıştırdı. Köşeler, twitter mesajları coştu. Sofralara konu oldu. Peki o öpüşme fotoğrafı bana ne düşündürdü? Evli evli yakalandı Can Dündar bir kadınla. Sonradan, "Sevdim" dediği kadınla... Olur mu olur! Oldu işte!
İŞİNE YARAR YA EŞİNE?
Aşk yazılarının, romantizmin adamı Can Dündar üstelik...
Düşünce 1: Her şey insanlar için. "Bir şeyin altını bu kadar çok çizersen başına tersi gelir elbet" diyenler haklı mı acaba? Bu kadar evliliği yüceltip, eşine saygını, sevgini anlata anlata bitiremezsen sonunda elinde kalabilir mi evlilik?
Düşünce 2: Bir erkek gündüz vakti bir eliyle bacağını tuttuğu ve öpüştüğü kadını gerçekten 'seviyor' mudur? Hele erkek evliyse... Yoksa bu tamamen tutku mudur? Çevreye bile aldırmadan davranıyorsan hani?
Düşünce 3: "Birini sevdim hesabını eşime verdim" demek koca koca bir açıklama mıdır? Bu açıklama Can Dündar'ın işine yarar ama ya eşine? Bu açıklama Dündar'ın romantik yazılarını kurtarır ama ya karısının gururunu, karısının duygularını, evliliğe saygısını? Zannetmem...
CESUR OL BAS GAZA!
Düşünce 4: Bazı durumlar vardır insanın başına gelen. Zordur, can sıkıcıdır. Özel hayatımızın özel kalmasını isteriz. Verilen sözleri tutmak zordur bazen. Gözlemlediğim kadarıyla da 'evlilik' zordur. Hele ki kuralları, üreten insanları çıkmaz sokaklara sokabilir. İşte tam da bu noktada 'özel', 'özel' kalabilse ne iyi olur. Ve fakat kalamıyor işte. Hele Bebek'te gündüz vakti eylem yapıyorsan...
Düşünce 5: Ve de bazı durumlar vardır; herkes haklıdır. Sen de, o da, öteki de... Bir de seyircilerin avucunda sıkı sıkı tuttuğu kalıplaşmış, neye yaradığı belli olmayan ahlak anlayışı vardır. Sıkışırsın arada! Kalakalırsın! Burada cesaret çeker benim canım. Cesur olup, kendi hayatının şoförü sen olursan, basar gaza gidersin. Yeter ki cesaret göster, yeter ki dürüst ol! Önce kendine! Diğerleri anlar zaten. Su yolunu her zaman bulmuştur zaten. Yeter ki gerçek ol sen!
