Yani bu kadar salak olunur mu? İnsan göz göre göre kendini süzme şapşal durumuna sokar mı? Buyurun ben! İmza yine ben! Yapımcı, senarist ve başrolde her daim ben! Sözüm ona zekiyim, sözüm ona bu medya-ünlü ilişkisinin piriyim. Hadiseyi çözmüşüm, işi bitirmişim, hem de ne cinim. Yersen! Al sana cinlik!
SAÇLAR MISIR PÜSKÜLÜ
Efendim şimdi bir işin peşindeyim. Henüz açıklamama derdindeyim. Sürpriz yapacağım yani (alışmamış Ayşe'de sürpriz durmaz). Onun için harıl harıl çalışıyoruz. Ekiple toplanıp dağılmalara doymuyoruz. Günde beş vakit kafa kafaya verip planlar yapıyoruz. Pazartesi akşamı yanımda kankam Yasemin, bir arkadaşımızla buluştuk. Bu sefer az iş olsun, yorgunluk kahvesi bahane olsun, sohbet şahane olsun hesabı... Evden de öyle bir çıkmışım ki, saçlarımdan mısır püskülü misali demet demet kopar, bir avuç kiraz sapı, üç beş adet avokado yaprağı kat, beş bardak suda kaynat ve bütün gün iç! Al sana detoks! O kıvamdayım... Oyuncaklı eşofman üstümü, çantasız elimde anahtarımı sallamamı hiç saymıyorum. Kahveler içildi, eve dönüyoruz. Beşiktaş ışıklarda ne oldu? Ce-eee polis durdurdu! Tam sağa çektik ki, camın kenarında üç kafa gördüm. Üç kafa birden "Aaa Ayşe, Ayşe! Koş! Koş! Koş!" diye bağrınıp, sağa sola koşmaya başladılar. Ben de niyeyse araba farı yemiş tavşan misali "Allaaaah bir olay" var diye attım kendimi arabadan dışarı. Nereye koşacaksam artık...
SALAĞIM OLDU MU?
Ummadığı anda kamera görenin hali böyle oluyor herhalde. Tabii ben arabadan indiğimde magazincicanlar sağ olsun çoktan mikrofonu burnuma, kamera ışığını gözüme sokmuşlardı. İddialıyım; atletizm yarışlarına magazincileri gönderin, 100 metrede rakip tanımazlar valla. İlk soru: "Ayşe Hanım n'ooldu?" Ne olacak, sebepsiz yere panikledim işte. Ben bir salağım, bu benim ilk kamera görüşüm(!) Oldu mu? Az daha kendimden geçseydim yüzümü saçımla kapatarak olayı taçlandırabilirdim bile... Ooo yooo, tövbeler olsun! O anda sağıma döndüm ki Yasemin yanımda. Kanka psikolojisi tabir edilen bu olsa gerek. Ben arabadan atladım ya, o da "Ayyy yangın var" diye atlamış. Halimize gülmeye başladım tabii. Kahve içelim derken, süpriz işler planlıyoruz, aman da ne klipler çekeceğiz derken derken kısa metraj magazin filmi olduk iyi mi? Sonra kendime gelip günlük demecimi patlattım.
ANLADIK SİZDEN KAÇMAZ
Bizde yalan yok! Açık açık söyledim; "Sizin sağınız solunuz belli olmuyor ki. Kadının yanında erkek gördünüz mü 'yeni aşşşk' yazmadan duramıyorsunuz. Uyduruk aşklara bayılıyorsunuz. E ben de olmayan ilişkilerle anılmak, sonra aylarca meseleyi üzerimde taşımak istemiyorum..." Magazin programı 'Bizden Kaçmaz'ın fırlama muhabiri sordu; "Ayşa'nım yoksa aşk olayına mı karşısınız?" Yok be kuzum, olsa dükkan senin! Aşk olayının son derece arkasındayız, tam gaz destekliyoruz da, yok ki aramızda sinerji. Neyse silkelenip, alkol kontrolünden alnının akıyla çıkan arkadaşımızın otomobiline binip yolumuza devam ediyoruz. Ve ben de yaptığıma çok gülüyorum. Bu ne yersiz panik! Bu ne yurtsuz endişe! Bu ne gereksiz kurulmuş cümleler yarabbim! Benim gibi rahat bir insanın içine bu bonus telaşlar ne zaman ve neden kaçtı acaba? Yanlış anlasalar ne olur, yazsalar ne olur? Sen kendini bilmez misin? Hayatını niçin zehir edersin? Magazin de işinin parçasıdır bilmez misin? İyisi mi ben kendimle dalga geçmeye devam edip, 'Bizden Kaçmaz' ekibindeki arkadaşlara selam çakayım. Anladık! Sizden polis çevirmesi bile kaçmaz!
