Okurlarımızın yıllar geçtikçe usta birer 'dizi analisti' haline gelmesi beni nasıl mutlu ediyor anlatamam.
İşte okurumuz Levent Dursun'un değme eleştirmenlere taş çıkartacak 'Çarpışma' kritiği:
"Merhaba Yüksel Bey, sizin vasıtanız ile 'Çarpışma' dizisinin senaristlerine sormak istediğim sorular var. Haftalar geçti ve patinaj başladı. En önemli delil olan bir yasak aşk videosu karşı tarafın eline geçti ama videonun muhatapları artık korkmuyorlar. Küçük bir kız çocuğu, annesinden koparılıp günlerce alıkoyuluyor ama kızımız annesinden o kadar bıkmış ki, Veli ile pek bir iyi anlaşıyor. Ağlamıyor, kendini paralamıyor, hatta annesine gitmek istemiyor. Babası öldü ama umurunda değil.
Adam suça bulaşmış olabilir ama ölümünü izleyen karısı nasıl bu kadar rahat davranıp, üzülmeyip, yas tutmayıp Kadir'e asılıyor?
Sevgili senaryo yazarları, gerçek hayatta böyle bir şey olabilir mi? Karısı ve kızı korkunç şekilde ölen Kadir nasıl bu kadar kolay toparlayabildi?
Adam sanki bunu bekliyormuş gibi davranmıyor mu? Muhbir polisin dört arabanın çarpıştığı kazanın olduğu gün takipte olduğu ve her şeyi izlediği bir flashback izledik.
Bu sahnenin bölüme ya da yaşananlara nasıl bir katkısı oldu acaba? Kaza mahalline ilk o vardığına göre, arabadaki çantayı neden almadı? Her şeyi izleyip gördüğüne ve Veli'ye haber verdiğine göre, Veli neden ilk bölümde farklı davrandı? Kadir, kızı takip ediyordu ama o daha arabada baygınken muhbirimizin daha önde olması gerekmiyor muydu?
Tabii ki bunlar en başta yazılmamıştı. 'İlk bölümü bir çekelim, sonra nasılsa yediririz' dediler ama yemedik!
Uzatmadan tadında bırakın da Kıvanç Tatlıtuğ gibi bir oyuncu heba olmasın.
Saygılarımla..."
