Ben nemrut muyum?
Gerçekten de öyle miyim?
Dün geceden beri gözüme uyku girmedi.
Uykudan önce Twitter'a bakayım dedim, aman ne göreyim; biri benim için şöyle cikciklemiş; "Ayşe Özyılmazel!
Ben böyle nemrut birini görmedim." Şeytan dürttü yazanın 'bio'suna baktım, ne yazıyor?
Turkuvaz Medya Kurumsal İletişim.
Neeeee?!!!
Bizim gazetenin kurumsal iletişiminden biri yani... Şurada, üç kat üstümde çalışıyor yani.
YÜZÜ GÜLMEYEN...
Hakkımda Twitter'da yazılmış onlarca kötü şey varken neden buna taktım?
Taktım işte.
Çünkü öbürlerinin olmadığından eminim. Vızz gelirler bana.
Üstelik takma isimle salla babam salla; âdet bu Twitter dünyasında...
Bugüne kadar öyle sıfatlar aldım ki. Bkz: Katil, kötü kadın, pis, yeteneksiz, vicdansız...
Bir gram acıtmadı canımı.
Neden? E doğru olmayan şeye üzülecek değilim, bu bir.
Kapı kapı dolaşıp tek tek insanlara derdimi anlatacak değilim, isteyen istediğini düşünsün, bu da iki.
Ama bu tweet beni aldı götürdü vallahi.
Ben nemrut muyum?
Sinirli, asabi miyim?
Hatta en nemrut muyum?
Baksanıza benim kadar nemrutunu görmemiş abla!
Yani ben taksicilerden de, bazı politikacılardan da, diyelim Aziz Yıldırım'dan da, 'Kuzey Güney'deki o kötü adamdan da, 'Kurtlar Vadisi'ndeki abilerden de nemrutum öyle mi?
Ennn nemrutum!
Açtım sözlüğü, tekrar baktım.
Nemrut; yüzü gülmeyen, acımasız...
Tweeti atan kişi; hem bizim gazeteden, hem adı sanı ortada.
Demek çok inanmış yazdığına.
E ben kendisini tanımıyorum, yani o da beni tanımıyor.
Bir bardak çay içmişliğimiz, çalışmışlığımız yok, peki nasıl benim huyumdan, suyumdan bu kadar emin olabiliyor?
Bir insan hakkında hüküm verebilmek bu kadar kolay mı?
Sabah kalktım hâlâ kafamda soru; "Ben nemrut muyum?"
Her önüme gelene soruyorum; "Sence ben nemrut muyum?"
Otopark görevlisine, güvenliğe, Sinan Özedincik'e, yan odada yazı yazan Mevlüt Tezel'e, arkadaşlarım Özgür Yici'ye, Onur'a, çay getiren ablaya, telefonla anneme, Yasemin'e, eşime...
SENİN DERDİN NE?
Hepsinin fikri bir; "Saçmalama Ayşe." İyi de neden o zaman?
Bu kız açık açık adını vermekten çekinmeyerek bu tweet'i niye yazdı?
Kurumsal iletişimimizle iletişemediğim ortada yani.
Madem ben nemrut değilim.
Sorun ne?
Az çok aynı yanlışı ben de yapıyorum; tanımadığım, iki laf etmediğim, geçmişini bilmediğim insanlar hakkında atıp tutuyorum.
İyi de niye?
Benim derdim ne?
Senin derdin ne?
Bize yapılınca üzüldüğümüz şeyleri hiç düşünmeden başkalarına yaparken içimizde dört nala koşan duygu ne?
Damgalamaktan gocunmamamızın temeli ne?
Aldı mı beni bir düşünce.
Kaldı mı elde nemrut...
