The Big Picture:
The New Logic of Money and Power in Hollywood' adlı kitabın yazarı Edward Jay Epstein, sinema salonu ekonomisinin artık tamamen mısır-kola döngüsüne dayandığını yazmış. Sinema salonları, gelirlerinin neredeyse yüzde 85'ini mısırdan elde ediyor yani filmden çok mısır ve koladan para kazanıyorlar.
Peki ya yapımcılar neden bu mısır satışından pay almıyor?
Yılmaz Erdoğan yıllar önce bu durum için "Sinemadaki gelir dağılımına baktığınızda; en az parayı alan, filmin yapımcısıdır. Bir sinema biletinin 10 lira, mısırın 8 lira olması enteresan.
Mısırcıya çalışıyoruz gibi bir hava var" demişti. Gerçekten de öyle; sinema sektörünün önde gelenlerinin toplanarak gelir dağılımındaki bu soruna bir çözüm bulması gerekiyor.
Bulmuyorlarsa bizler sinemasever olarak daha çok filmin çekilmesi için yapımcılara destek olalım; sinemalarda 'Yiyecek-içecek getirilmesi yasaktır' uyarılarına meydan okuyup mısırımızı evde patlatıp sinemaya gidelim(!) El insaf yapımcı da kazansın; sonra, 'Niye Türk sineması ilerlemiyor, neden daha çok film çekilmiyor?' diyoruz. Ver mısır paralarını ey sinema salonu sahibi! 'Ekşi Elmalar', 'Çalgı Çengi İkimiz', 'Görümce' merakla beklediğim filmlerden; en az iki kova mısır yedirtir. Mısır evden mi getirilir, salondan mı alınır göreceğiz.
ZORLA MISIR DAYATMASI
Bir şikayet sitesinde, bir kullanıcı, 'Sinema bileti almak için mısır mönüsü almak zorunda bırakılıyoruz. Nasıl bir dayatmadır bu?' diyor. Bilet parasını ucuz gösterip zorla mısır satarak, insanı filme gelip geleceğine pişman ediyorlar. Şikayet sitesine başka birçok kişi de 'Zorla mısır-kola sattılar' yazmış; resmen gözlerini para bürümüş. Ne yapıp edin; zorunlu mönü uygulamalarını kabul etmeyin! İnsana zorla mısır yedirtmek nedir; 'Diyetteyim ben, mısır yemem' deyin.
Bir kullanıcı da "Hem zorla mısır-kola aldım, hem de sırada beklemekten filme geç kaldım" yazmış. Tabii mısırını aldın, sen çekilebilirsin, filmi izlemesen de olur. Zorla mısır-kolaya hayır!
