Angel Mc-Coughtry; 2010 - 2015 arasında, Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı'nda forvet olarak forma giymiş ve birçok başarıya imza atmıştı.
Kadınlar Euroleague'de yüzde 93.1 serbest atış, yüzde 60.6 ikilik atış yüzdesiyle oynuyordu. Maç başına 17 sayı ortalaması olan Mc-Coughtry geçtiğimiz ay aniden takımdan yollandı. Fenerbahçeli basketbolseverler bu karara çok şaşırmıştı, çünkü McCoughtry takımın en iyi oyuncularından biriydi. Ve önceki gün sosyal medyaya bomba bir açıklama düştü.
McCoughtry, Instagram'da kız arkadaşıyla çektiği selfie'yi paylaşarak oynadığı son takım tarafından cinsel yönelimini yalanlamazsa işsiz kalacağı yönünde tehdit edildiğini açıkladı.
McCoughtry, Instagram'da paylaştığı mesajda şöyle diyordu: "Evet, ayrımcılığa uğradık, uğruyoruz! Arkadaşlarımızı kaybettik!
Aile fertlerimiz üzgün. Dinimin yüz karası olduğunu söylediler. Bildiğim bir şey var, o da aşkın harika bir duygu olduğu.
Yurt dışındaki son takımım, ilişkimin yalan olduğunu sosyal medyadan duyuran sahte bir mektup yazmazsam işimden olacağım yönünde beni tehdit etti. Ancak tek bildiğim, aşkın harika bir duydu olduğu...
Hepimiz insanız, yargılıyoruz, anlıyorum ama Tanrı ile konuştukça, bütün kudretine rağmen beni bir kez olsun yargıladığını hissetmedim.
Bana düşmemi, öğrenmemi ve büyümemi söylüyor çünkü hayat buymuş.
Ama aynı zamanda kalbimi tertemiz tutmamı ve ona inanmamı söylüyor..."
AYRIMCILIK MI VAR?
Eğer McCoughtry'nin yazdıkları doğruysa, şu soruları sormak gerekiyor: Fenerbahçe gibi köklü bir kulüpte ne zamandan beri cinsiyet ayrımcılığı yapılıyor? Fenerbahçe bir spor kulübü mü yoksa eşcinselliğe karşı mücadele veren bir örgüt mü?
Yıl 2015 olmuş, Fenerbahçe, bir kadın basketbolcunun cinsel tercihiyle mi uğraşıyor? Sporun temelinde ayrımcılığın 'a'sı bile olmaması gerekirken, bu mudur Fenerbahçe'nin spor felsefesi? Ne yani Fenerbahçe yönetimi bir sporcuyla sözleşme yaparken eşcinsel olup olmadığını mı soruyor ya da soracak?
Şu anda dünya basketbol camiası McCoughtry'nin açıklamasına odaklanmış durumda... Eşcinsellerin haklarını savunan sivil toplum örgütlerinin dünya medyası üzerinde büyük bir etkisi var.
Eğer McCoughtry'nin yazdıkları doğruysa; bu, Fenerbahçe için büyük bir skandal ve uluslararası arenada da büyük bir prestij kaybı demektir.
