İsrail'in Gazze'ye karşı havadan, karadan, denizden süren acımasız saldırıları sonucunda bin 370 ev yıkıldı, 18 binden fazla kişi evsiz kaldı. Ölü sayısı 341'e çıktı, 2 bin 385 yaralı var. En kötüsü de; ölenlerin 78'i çocuk. 12 günlük saldırının dün ulaştığı rakamlar bunlar.
Dün SABAH'ın Pazar ekinde deneyimli muhabir Ersin Kalkan'ın bombalar altında yaşam mücadelesi veren üç Filistinli ile yaptığı söyleşi yayınladı.
Konuştuğu Filistinliler'den 44 yaşındaki serbest yeminli tercüman, altı çocuk babası Ayberk Rabay şöyle diyor:
SADECE İZLİYORUZ
"Hem İslam alemi, hem de dünya bu olup bitenlere şahitlik etmekten başka bir şey yapmıyor. Kendimizi sanki dev bir erkandaymış gibi hissediyoruz. Dünyanın bize bu ölüm kalım mücadelemizde tek hediyesi kameralar. Bizi seyretmekten bıkmadınız mı artık?"
Bu soruya kim cevap verebilir ki?
İsrail, 50 yılı aşkın bir süredir acımasızca saldırıyor Filistin halkına. Eskiden gazetelerden okurduk haberleri, şimdi online film izler gibi çocukların ölümlerini izliyoruz ve hiçbir şey yapamıyoruz. Sahnelenen şey, asrın en dramatik reality-şovu aslında!
Sadece Türkiye'de değil dünyada birçok kişi, Yıldız Tilbe gibi çıldırdı; sosyal medyada Hitler'i övenler bile var!
Belki de asıl tartışılması gereken, İsrail'in acımasız saldırılarının insanları tarihin en acımasız diktatörünü övecek duruma getirmesi.
BOYKOT ANLAMSIZ
Rihanna, Dwight Howard gibi global popstarlar, NBA yıldızları bile İsrail'in acımasız saldırılarını kınıyor. Ama karşılarında öyle büyük bir lobi var ki, yazdıkları tweet'leri 5-10 dakika sonra silmek zorunda kalıyorlar.
Ne yazık ki insanların elinden, yaşanan vahşeti acı çekerek izlemekten, Twitter'da lanet okumaktan başka bir şey gelmiyor. Çünkü İsrail paraya, ekonomiye, dolayısıyla dünyaya hükmediyor. Örneğin İsrail mallarını almayın diye boykot çağrısı yapılıyor.
O listeye baktınız mı hiç? Yiyecek içecekten bilgisayara, mobil iletişime, giyim kuşamdan otomotiv ve savunma sanayine, ilaç sektörüne vs. dünyada ne kadar dev marka varsa hepsi İsrail'in elinde.
Ne boykotu; o mallar bugün Türkiye'ye gelmesin kıtlık çıkar, ilaçsızlık sebebiyle salgın hastalıklar başlar. O dev markalar kapansa sadece Türkiye'nin değil dünya ekonomisi yıkılır.
İşte böyle büyük bir güç İsrail; Birleşmiş Milletler'i bile kuklaya çeviriyor.
ABD Başkanı Barack Obama da eli mahkum İsrail'in saldırılarını desteklemek zorunda kaldı. Obama'ya o Nobel Barış Ödülü'nü, kumsalda oynarken bombalanan çocukların ölümlerini izlemesi için mi verdiler?
BU NASIL DİRENİŞ!
50 yılı aşkın bir süre İsrail'in saldırılarına boyun eğmeyen Filistin'de çocuğu şehit olmamış bir aile var mıdır acaba?
Dünyada yapayalnızlar. Bu nasıl bir halk, bu nasıl bir direniş duygusu, bu nasıl bir inanç?
Minicik çocuklarını toprağa verirken yaşadıkları acı bu direnişi besliyor. Öldükçe çoğalıyorlar, daha da güçleniyorlar.
Stalingrad; II. Dünya Savaşı'nda metrekare başına en çok bomba düşen şehirdir. Alman kuşatması 1942 ve 1943 yıllarında devam etti. Yaklaşık 1 milyon 100 bin Sovyet askeri çarpışmalarda hayatını kaybetti. Ölen sivil halkın sayısı da inanılmaz boyuttaydı. Kuşatmadan önce 500 bin olan Stalingrad nüfusu, savaş bittiğinde bine inmişti.
Sovyet halkının destansı savunmasına, dondurucu soğuk da eklenince insanlık tarihinin en acımasız, en güçlü ordusu Naziler, II. Dünya Savaşı'nı Stalingrad'da kaybettiler.
Küba Devrimi'nin tarihi lideri Fidel Castro, yazdığı son makalede İsrailli askerler için "İsrail'in çalışkan gençlerini şimdi şerefsiz ölümle yüz yüze bırakıyorlar" dedi. İsrail Ordusu'nu Hitler'in ordularına benzeten Castro, Filistin'in İsrail'e karşı mücadelesini de Stalingrad savunmasına benzetti: "Filistinliler, Stalingrad'ı savunanlar gibidir." Bundan daha iyi bir özet olamaz.
Bir gün gelecek, II. Stalingrad zaferi Filistin'de yaşanacak.
