Dubai'de panter beslemek, pazartesi gecesi partilemek, peluş oyuncaklarla dans edip fotoğraf çektirmek, Beckham Ailesi'nin evini yakından görmek isteyenlere... Dubai seyahatim çok eğlenceliydi, buyrun bakalım... "Mutlu bir şehirde yaşıyoruz" diye başlıyor söze Dubai'deki Türk prenses... Nasıl yani? Bu bünye mutluluğa birkaç dakika alışık, fazlası ne mümkün kaotik İstanbul'da? Sistemli bir şehir Dubai. Yapay görünse de her şey insanın konforu için inşa edilmiş. Ne aracınızla hız limitini aşabilirsiniz, ne de gece 02.00'den sonra gece kulübünde eğlenebilirsiniz... Arkadaşım haklıydı da; bir tane söylenen, mırıldanan insana denk gelmedim. Şehir kadar insanları da mı yapaydı acaba? Nerede asık suratlı insanlar? Yok! Bir de burada tatildeyseniz ve kaldığınız otel çölde bir vahanın ortasında yaşıyormuş hissi uyandırıyorsa, etrafınızda palmiyeler, uçsuz bucaksız yeşillikler içinde çöl kumu renginde oryantal bir otelde uyanıyorsanız; şanslısınız! One and Only Royal Mirage da tam da öyle bir yer! Başta Downtown'a olan uzaklığı gözümüzü korkutsa da cezbedici yanları ağar basıyor haliyle... Palm'deki otellerin her birinin denize kıyısı var. Palm, palmiye şeklinde toplam 16 adet kolu olan, insan işi yapay bir ada. Üstündeki beş yıldızlı uber lüks oteller ve içindeki yeme-içme mekanları ile yürek hoplatan cinsten. Deniz, kum, güneş kafasındaysanız, buradaki oteller ideal ancak şehrin göbeğinde olmak istiyorsanız, geçtiğimiz haftalarda yangın çıkan ve bilmeyene de adını duyuran The Address Hotel'in kardeş otelleri ya da Vida Downtown'ı (tüm popüler isimler akşamüstü burada demleniyor, nargilesini içiyor) önerebilirim. En lüksünü ve son modelini arayanlar için de Burj Khalifa içindeki Armani Hotel iyi bir tercih olabilir. Gidin lounge'ında ya da 122. katında yer alan Atmosphere Bar'da kendinize martini ısmarlayın...
PANTER BESLİYORLAR
Pazartesi geceleri 'Mondays Made Me' partisi ile Sass şaşırtıcı bir eğlenceye evsahipliği yapıyor, büyüdükçe küçülüyoruz. Nasıl mı? Şampanya şovlarında Walt Disney karakterleri kılığına giren garsonlar, Daffy Duck ve Mickey Mouse olarak sizinle dans ediyorlar. Bu arada sizinle bol bol fotoğraf çektiriyorlar. Benzerleri bu aralar İstanbul gecelerinde de mevcut; Etiler'deki Toyroom'da mekanın maskotu haline gelmiş peluş ayı kostümü giyen 1.30 boylarındaki Frank, Akaretler'in Limoncello'sundaki bir insan boyundaki Bugs Bunny ve Mickey Mouse'u unutmamalı... Bu trend de büyüklerin pek hoşuna gitmiş durumda. Bir tek bununla mı kalıyor Sass'dakiler; hayır! Oyuncak arabaların içinde hazırlanan şampanya şovları da cabası... Peki ya lüks otomobiller? Dubai emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum'un da sahibi olduğu G kasa Mercedes cip, şehrin en popüler otomobili. Birçok genci bu lüks aracın içinde görebilirsiniz. Her rengi var ama en favori olanı tabii ki siyah ve beyaz... Bizim İstanbul'da da birçok ünlü ismin tercihi olan cipe Gökhan Töre, Sibel Can ve Gülşen'den aşina olabilirsiniz. Hatta trafikte bir ara bir G 500 görüp kafamı çevirdiğimde şoförün yan koltuğunda bir tane de panter vardı. 'Nasıl yani?' der gibisiniz. Burada panter beslemek en havalı hareket. Etraftaki Swarovski taşlı kaplı Ferrari ve Bugattiler'i saymıyorum bile. Bu arada unutmadan şehirde trafiğe henüz çözüm bulamamışlar. Belki mutluluklarını bozacak tek unsur; bizim köprü trafiğini andıran trafik yoğunluğu. Dubai dosyasının devamı gelecek; bekleyin...
