Hande Ataizi, birçok evliliğin kadının erkeğe maddi yük olması yüzünden bittiğini belirterek eşi Benjamin Harvey ile masrafları eşit paylaştıklarını ve çok mutlu olduklarını söylemiş. Çok doğru... Bu durum, ilişkilerin her versiyonunda geçerli; arkadaşlıkta, baba-oğul, anne-kız ilişkisinde... Biz buna Alman usulü ilişki diyoruz.
DEMOKRATİK EVLİLİKLER
Yeni nesil evliliklerin birçoğu bu demokratik paylaşım sisteminde ilerliyor. Bir tek maddi değil, manevi huzur ve mutluluk için de bu gerekli. O zaman erkek mutfağa giriyor, yemek pişiriyor, kendi ütüsünü yapıyor, kadın da evin masraflarını üstlenip market alışverişine çıkıyor. Kısacası erkek-kadın eşitliği ve görev paylaşımı, olması gerektiği gibi şekilleniyor ve kimse kimsenin özgürlüğünü kısıtlamıyor. Hayat müşterek ne de olsa... Unutmayın ki para, ilişkilerdeki en büyük güçtür ve o güç kimdeyse kendinde karşı tarafa hükmedecek cesareti buluyor maalesef. İşte bu demokratik, Alman usulü ilişki sistemi, çiftleri bu baskı mekanizmasından kurtarıyor.
ARTIK DEVİR DEĞİŞTİ
Etrafınıza bir bakın; artık mekanlarda kadınların bir arada olduğu yemek masaları var. Her biri evli, çocuklu. Siz onları bekar sanıyorsunuz ama değiller; sadece özgürler. Erkeklerin birlikte çıktığı yurt dışı tatillerine ne demeli peki? Milli takım oyuncuları tadında dünyayı geziyor bu adamlar.
Eskiden böyle miydi? Kadın kısmı, eşinden ayrı şehrin en popüler restoranına gidecek ha! İmkansız! Ya da erkek tarafı, uçağa atlayıp arkadaşlarıyla tatile gidecek... Boşanma sebebi yahu! Artık devir değişti, ilişkiler rahatladı, Alman usulü evlilikler zirve yaptı. Siz de öyle olun ki, aşk bitip ilişkiniz arkadaşlığa dönüştüğünde, adaletsiz tutumunuz yüzünden evliliğiniz bitmesin.
TİKİ ZAMANLARIMI AKLIMA GETİRDİN KIVANÇ
Geçtiğimiz günlerde Kıvanç Tatlıtuğ'un bir alışveriş merkezindeki gündelik hali gazetelerdeydi. Fotoğraftaki Mr. Cazibe duruşunu bir kenara koyarsak, Kıvanç'ın ayağındaki Buffalo marka ayakkabılar gözüme takıldı. Hemen bir flashback yaptım. Eskiden giyenin tiki damgası yediği, statü göstergesi bu botlar; biz Ankara gençliğinin vazgeçilmeziydi. Pantolonumuzun paçalarını kıvırıp bu botları giyer, bir de Barbour mont, Lacoste kazak, DKNY tişört ve Versace pantolonla cakamızı satardık. Bu botlarla Bilkent'te, Tunalı Hilmi Caddesi'nde az volta atmadım be! Şimdi Kıvanç'ın ayağında görünce, gençlik günlerimden dem vurdum. Ah o zamanlar ne kadar da gösteriş meraklısıymışız yahu...
YILBAŞINDA NEREDE NE OLUYOR?
İstanbul'daki mekanlar, yılbaşı programlarını yeni yeni belirliyor, hatta çoğu geç bile kaldı. O gece parasına kıyıp, giyinip kuşanıp, en cool mekanlarda kutlama yapmak isteyenler için cezbedici yılbaşı programlarını paylaşıyorum. Bir göz atın; belki 'Ne yapsam?' sorununuza bir çözüm bulursunuz.
Karaköy'ün Madeo'sunda yılbaşı gecesi 1920'lere dönülüyor ve 'Great Gatsby' temalı bir parti düzenleniyor. 20'lerde partiler ve ihtişam tavan yapmıştı. 'Tam da o kafadayım' diyorsanız, en gösterişli kıyafetinizi giyip gidin.
Emirgan'daki La Boom'un en çok sipariş edilen yemeği La Boucherie; Levent'te yepyeni bir Fransız restoranı olarak karşımıza çıktı. La Boucherie'de yılbaşı gecesinde fonda canlı canlı caz var. Mönüdeki rokforlu salatayı, La Bocuherie steak'i ve patates kızartmasını fazla kaçırabilirsiniz, dikkat!
New York stili cool bir eğlence arıyorsanız, gitmeniz gereken yer Etiler'deki Fenix. O gece kestane soslu ördek ve mandalinalı kaz ciğeri parfesi ile tam bir Soho ruhu yaşanacak. Engin Yelkenci de müziği ile sizi hop oturtup kaldıracak.
Harbiye'deki As Sineması'nın yerine açılan Klein'da yeni yıla girerken ev partisi var. Ama bin kişilik bir ev partisi. Kimseyi umursamadan delice dans ederek 2016'ya girmek isteyenler için sıra dışı bir alternatif olabilir.
