Geçtiğimiz yılın son sakarlığını, son saatinde gerçekleştirdim. Umarım bu durum yeni yıla sirayet etmez çünkü artık gerçekten çok olmaya başladım.
Sakarlıklar dangalaklığa, şapşallığa döneli çok oldu çünkü.
Efendim son olayımız şöyle gerçekleşti: Evde coşmuşuz, lay lay lom yeni yılı karşılamaya hazırlanıyoruz. Ve çok kalabalığız. Saat tam geceyarısını vurduğunda Alaçatı El Beso'da olmak istiyoruz çünkü diğer arkadaşlarımız orada.
Genelde böyle zamanlarda bellek kaybından dolayı çok sağlıklı fikirler ürettiğimiz söylenemez ama artık nasıl olduysa arabaları evin önünde bırakıp gideceğimiz yere taksiyle varalım dedik.
Geçen seneki izdihamdan ders aldığımızdandır belki. Otoban girişine kadar araç doluydu çünkü. Yine o rezilliği yaşamayalım iki adımlık yol için dedik ve ev sahibesi olarak taksi durağını arama görevi bana verildi.
ABLACIM NEREDEN ARIYORSUN?
Ardından da Ilıca Taksi'den bir cep numarasını aradığımı zanneden ben ve telefonu açan kişi arasında şöyle bir diyalog yaşandı:
-Alo, iyi seneler. Yarım saat sonrası için dört tane taksi istiyoruz.
-Aaa ablacım hadi ben tamam da, dört taneyi nereden bulayım? Neyse bulmaya çalışırım artık...
-Yaa çok mu yoğunsunuz, neyse ben size adresi vereyim, şimdi Çamlık yol kavşağı var ya... deyip başladım evin yerini tarif etmeye... Fakat taksici abi bir türlü anlamıyor ve ağzından sürekli "Çamlık mı? Benzinci mi? Sheraton Otel mi? Ilıca mı? Alaçatı mı?" derkennnnn...
O işe uyanıyor ama ben avuç içi kadar yerde, üstelik bu kadar bilinen bir yerin tarifini bir türlü anlamadığı için adama gider yapmaya başlıyorum: "Kardeşim sen ne biçim taksicisin, bu kadar anlatıyorum hâlâ anlamıyorsun?"
-Ablacım dur, sen sinirlenmeden önce bana söyle, sen beni nereden arıyorsun?
-Kardeşim saf mısın, delirtme beni, iki saattir evi tarif ediyorum ya, nereden arayacağım?
TAKSİCİLİK TARİHİNE GEÇTİM
-Tamam da ablacım yani hangi şehirdesin onu söyle bana?
-Sen şaka mısın, piyango musun? diye tam başladım ki birden sesim içime kaçtı!
Nihayet anladım durumda bir anormallik olduğunu...
-Şeyy ben, ben İzmir'den, yani Çeşme dolaylarından, kem küm..
-Ablacım sen şu anda Iğdır'ı arıyorsun, farkında mısın, dedi sabırlı taksici abi.
Taaaa geçen sene Kerem askerliğini yaparken ziyarete gittiğimde bizi üç gün boyunca ordan oraya taşıyan taksici abimizdi bu.
Sonunda elimdeki karta dikkatli bakmayı akıl ettim evet koskoca Iğdır yazıyordu altta. Neyse başladık karşılıklı gülmeye. Ben özür üstüne özür dilerken o "Tamam ablacım yaa, sorun yok" deyip durdu.
Karşılıklı birbirimize iyi seneler diledik ve kapattık.
Şu şapşallığı tek başıma yaşasam neyse de evdekilere malzeme oldum ya, en çok ona yanıyorum.
Ermenistan sınırından, Türkiye'nin en doğusundan yani; Çeşme'ye, memleketin en batısına, üstelik bir tane de yetmedi tam dört taksi çağıran insan olarak taksicilik tarihine geçmiş bulunuyorum.
Ne şuursuzum ama?! Bir de tarifi anlamıyor diye bir tomar fırça kaydım adama!