Filmin çekimleri ne aşamada? Altı haftalık süreç nasıl geçti?
Aslında çok da polisiye meraklısı olmamakla birlikte, hep bir şekilde polisiye işlerle uğraştım. 'Alacakaranlık', 'Karanlıkta Koşanlar', 'Hırsız Polis' ve şimdi de bu iş. Ben bu çalışmadan büyük zevk aldım. Bu film için öncelikle Erol Avcı'ya teşekkür ediyorum. Geçen yıllar içerisinde kendisiyle çok sıkı iki dost olduk. Bize bir prodüktörden ziyade arkadaşça yaklaştı ve bu filmle ilgili tüm isteklerimizi yerine getirdi. Bütün oyuncu arkadaşlarım da özveri göstererek çalıştı. Üstelik bu filmde aksiyon, polisiye ve gerilim çekmek çok zordu. Çok meşakkatli bir zamanda film çekiyoruz. Sıcaklar bile, ekibi çok tüketen bir faktördü. Genelde hep gece saatlerinden sabahlara kadar çalıştık. Artık son haftamıza girmiş bulunuyoruz.
UĞUR YÜCEL FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...
KONUŞULACAK BİR FİLM!
Aksiyon filmlerinin ünlü yönetmeni Jean Claude Lagniez'le ilişkiniz nasıldı?
Jean Claude Lagniez bizim aksiyon koordinatörümüz. Kendisi birçok ünlü filmde, aynı şeyi yaptı. Bizim filmimiz için de iki TIR dolusu malzemeyle Türkiye'ye geldi. Kendisiyle Galata Köprüsü'nde otomobilin uçma sahnesini çekeceğiz. (Önceki gece bu sahne çekildi.) Galata Köprüsü trafiğe kapatılıp, köprünün kanatları açılacak ve otomobil bu iki kanat arasında uçacak.
Filmin 5 milyon TL'lik bir bütçesi var. Bu size gişede bir sorumluluk yüklüyor mu?
Yüklüyor tabii. Ciddi bir sorumluluk yüklüyor hem de. Aslında biz filmle ilgili yapımcımız Erol Avcı'yla filmin bütçesini konuşurken, hiç de öyle büyük bütçeli filme kalkışıyoruz, diye kolları sıvamadık. Her hafta bir şeyler gelişmeye başladı ve sonra birden bire bu noktalara geldi. Sonra 'Ne yapacağız?' demeye başladık. Özellikle ben ilk defa bu kadar büyük bütçeli bir işin sorumluluğunu alıyorum. İlk başlarda çok çekimserdim. Ama Erol, filme çok inandı. İnşallah film kazanır.
'
Ejder Kapanı'nın sizin için önemi nedir?
Her şeye rağmen toplumsal bir sorgusu olan, konuşulacak bir film. Sadece cinayetlerden ibaret bir iş değil. Ama ben de bu işe sosyal olarak 'İlla söyleyecek bir sözü var' diye de kalkışmadım. Ben böyle bir hikayeyi filme dönüştürmek istedim. İşin yönetmen tarafında durduğunda "Ben bu malzemeyi filme çekmek istiyor muyum?" diye yola çıkar insan... Bazen o kadar çok filme çekmek istersin ki, kötü bir senaryonun bile arkasında durursun kalkıp onu film yapmak istersin. Bu filmin senaryosu çok iyiydi ve ben de bunu filme çekmek istedim.
MEĞER YÖNETMENMİŞİM
Filmin hem oyuncu hem yönetmeni olma fikri nasıl doğdu?
Benim oynayacağım kesinleştikten sonra 'Filmi kim çekecek?' diye sorduk yapımcımıza, 'Sen çekeceksin' dedi. Hem oyunculuk hem yönetmenlik aynı anda olunca sette insanın oturuşu bile değişiyor. Çekim sırasında koşarak monitörün arkasına geçiyorum, 'Abi bu sahnede sen varsın' diyorlar. O kadar öbür tarafa geçmeye meraklıyım ki, kendi oynayacağım yeri unutuyorum... Yönetmen koltuğunda daha mutluyum diyebilirim.
BAZI SAHNELERDE BENİM BİLE YÜREĞİM AĞZIMA GELDİ!
'
Ejder Kapanı'nın Amerikan filmlerini aratmayacak bir aksiyonu var diyebilir miyiz?
Kesinlikle! Filmde arabalar nasıl uçtu, içinden o adamlar çıktı hala anlamadım. Bazı sahnelerde benim bile yüreğim ağzıma geldi! Kovalamaca sahneleri çok heyecanlıydı. Otomobil diğer otomobillere rağmen adeta havada uçuyor, Gülhane'de yol kapanıyor diğer araçları sıyırıp, geçiyor. Galata Köprüsü açılırken otomobil köprüden karşı kanada uçarak atlıyor. Anlatırken bile tansiyon çok yüksek bu sahnelerde! Galata Köprüsü'nde ayrılan kanatlar arasında uçan otomobili çekmeyi ben istedim. Jean Claude Lagniez 'Hemen uygularız' dedi. Hiçbir isteğimizi geri çevirmediler. Aksiyona o kadar vakıflar ki; 'Hemen organize olalım, hazırlanalım' diyerek bütün aksiyon taleplerimizi kusursuz uyguladılar. Filmin ilk başlarında senaryoda 'Ve araba köprüden atlar' diye bir sahne yoktu. Jean Claude, film için buraya gelmeyi kabul edince bu sahneleri sonradan içine koyduk. 'Madem böyle bir ustayla çalışacağız, bari tadını çıkaralım' dedik.
