Ünlülerin üzerine bir etiket yapıştı mı çıkmak bilmez… Mesela Beren Saat… 'Yastıklı sevişme' polemiğiyle daha uzun yıllar birlikte yaşamak zorunda kalacak. Beren, Metin Akpınar'ın "Kardeşim 40 yıl oldu, hâlâ üç böbrekli misiniz diye soruyorsunuz!" açıklamasına benzer çıkışlarda bulunsa bile... Atıyorum on yıl sonra, bir gün, bir yerde, bir muhabirin, "Beren Hanım bu filmde de sevişirken arada yastık var mıydı?" sorusuyla cinnet geçirecektir. Aslına bakarsanız magazinci arkadaşlardan bu klişe soruları yöneltmemelerini beklemek de nafile… Çünkü dünya magazin basınında da benzer durumlar yaşanmakta. Lindsay Lohan hep alkol bağımlılığıyla, Britney Spears da paparazzilere şemsiyeyle saldırmasıyla anılır. Ya da Brad Pitt'e sürekli eski aşkı Jennifer Aniston hatırlatılır. Yani bu 'etiketleme' işlemi doğanın kanunu gibi bir şey. Hani bir arkadaşınızdan bahsedildiğinde onu hep hafızanıza kazınan bir hatırayla ya da görüntüyle anımsarsınız ya, o hesap. Kadir İnanır da hep 'Kadirizm' olgusuyla anılıyor. O da üzerine yapıştırılan bu etiketten rahatsız. Örneğin usta aktör, en son ''Kadirizm halen devam ediyor mu?'' sorusu üzerine şu yanıtı vermiş: "Öyle bir şey yok. Ben 'hayır' dedikçe gazeteciler halen 'Kadirizm' diye yazıyor. Ben asla 'Kadirizm' gibi bir felsefenin savunucusu olmayı kabul etmem..." Peki, Kadir Abi'nin 'Kadirizm' olgusundan rahatsız olmaya hakkı var mı? Bence hiç yok. Çünkü Kadir Abi, uzunca bir süredir oynadığı filmlerden çok 'Kadirizm' geyiğiyle gündemde kalıyor. "Kadirizm'i gündeme getiren gazeteciler, Kadir İnanır'ın suçu yok" diyenler varsa eğer, ben de "Neden usta aktörün oynadığı her reklam 'Kadirizm' mizahından besleniyor?" derim. Ve bu reklamlardan Kadir Abi'nin büyük paralar kazandığını da hatırlatırım! Açıkçası 'Kadirizm' felsefesinden en az şikayet etmesi gereken kişi Kadir Abi olmalı. Ama o, ilginçtir sürekli 'Kadirizm' olgusunu inkar ediyor. Madem bu kadar rahatsız, o zaman 'Kadirizm'i gündeme getiren reklamlarda oynamasın, değil mi?