Nick Crews, kendi deyimiyle sıradan bir babaydı. Üç çocuğunu da seviyordu ama deniz kuvvetlerinde görevli olduğu için çocuklarından uzun süre ayrı kalıyordu...
Crews'ün çocukları ise büyüyüp yetişkin olduktan sonra (En büyüğü 40 yaşında) bir türlü hayatta potansiyellerini keşfedememiş. Üçü de hayatlarıyla ilgili hep yanlış kararlar vermiş.
İyi eğitim gördükleri halde, doğru dürüst bir iş sahibi olamamışlar, evlilikleri yürümemiş, maddi açıdan da çocuklarına bakacak durumları yokmuş...
Komşuları ve arkadaşları, kendi çocuklarının başarı hikayelerini böbürlene böbürlene anlattıkça, Crews'ün, evlatlarının kronik mutsuzluğuna tahammülü iyice azalıyormuş...
67 yaşındaki Nick Amca en sonunda dayanamamış; yine kızlarından birinin telefonda annesine dert yandığı bir gün, üç çocuğuna birden bir e-posta yollayıp resti çekmiş!
BİR BALTAYA SAP OLAMADINIZ!
Mesajında özetle şunları söylemiş:
"İyi eğitiminize rağmen yıllarca bir baltaya sap olamadınız. Annenizle beni en çok üzen şey; torunlarımızın sizin gibi hayatlarında akıllı ve sağduyulu kararlar alamayan ebeveynlerin elinde büyümesi... Onların da sizler gibi mutsuz olacağına inanıyoruz. Bundan böyle hayatınızda başarı ve gelişim gösterdiğinize dair bir kanıtınız ya da çocuklarınızın mutluluğu için gerçekçi bir planınız olmadığı sürece beni aramayın. Beni çok acı bir şekilde hayalkırıklığına uğrattınız. İmza: Babanız."
Her üç çocuğu da şoke eden bir mesaj... Kızlarından Emily, babasının mektubunu yayınlanması ümidiyle İngiliz Daily Mail gazetesine yollamış. Gazete bu mektubu manşete taşıyınca, geçtiğimiz hafta uluslararası medyada geniş yankı uyandırdı.
SORUN TARZINDA
Nick Crews'u İngiltere'de kahraman ilan edenler, "Günümüzün narsist gençlerine laf geçiremiyoruz; o söyleyebilmiş ya, ağzına sağlık" diyenler var.
Şimdi düşünüyorum da; çocuğunun bazı tavırlarından ve kararlarından şikayetçi olmayan anne-baba var mı?
Dersleri, ilgi alanları, alışkanlıkları ve hatta seçtikleri eşe kadar, yaşamları hakkında eleştirdiğimiz, düzeltmek istediğimiz bir yığın şey var.
Nick Crews, belli ki çocuklarının mutsuzluğuna üzülüyor...
Elinden bir şey gelmediği için de, belki böyle çarpık bir şekilde rest çekiyor.
Belki çocuklarının kendilerini toparlamaları için bir şoka ihtiyaçları olduğunu düşünüyor ama bence sevdiklerinin daha güçlenmesini sağlamak için seçtiği tarz; hem onların kendilerine güvenlerini, hem de babalarıyla ilişkilerini daha da zayıflatacak bir yöntem...
İnsan alıştığı şekilde yaşamaktan vazgeçmeye hazır değilse, değişmesine imkan yok!
Bence yaklaşımı 'ortada bir sorun var' olmalı, 'sorun sensin' değil!
Belki istediği sonucu doğurmayacak, hatta belki hiç işe yaramayacak ama en kalıcı değişim için yine de en etkili yaklaşım böylesi...
Çocuğunun karşısında değil, yanında olduğunu göstermelisin...
Bir de; bir çocuğu ite kaka özel okullarda okutup akademik olarak geleceğe hazırlamaktan daha önemli bir şey var; onları gerçek hayata hazırlamak...
Hayatın iniş ve çıkışlarına karşı dayanıklı ve esnek olabilmelerini sağlamak... Bu disiplini zaten erken yaşta öğretemediyseniz, geçmiş olsun.