Günlerden cumartesi ve yine Yakından Kumanda'nın tuşlarına siz değerli okurlarımız dokunuyor.
Taner Öztürk adlı okurumuz, İstanbul'un bu kadar göç almasını yerli dizilere bağlamış. İşte görüşleri:
"Yalnız İstanbul'da mı Hayat Devam Ediyor? Artık inandım ki, İstanbul'a göçün en önemli sebebi diziler. Türkiye'nin neresinde başlarsa başlasın, diziler belli bir süre sonra İstanbul'a göç ediyor. Yakın tarihten Kavak Yelleri, Bitmeyen Şarkı, günümüzden de Firar ve son olarak da Hayat Devam Ediyor bu misyonu gerçekleştirdi.
Bu da akla, 'Yoksa İstanbul'un hâlâ taşının toprağının altın olduğuna mı inanılıyor?' sorusunu getiriyor.
BAŞKA ŞEHİR YOK MU?
Boş zamanının büyük bir bölümünü televizyon karşısında geçiren halkımız, dizilerden çok etkileniyor olmalı ki; İstanbul hâlâ büyük göç alıyor. Peki Türkiye'nin tek büyük şehri İstanbul mudur? Antalya, İzmir, Ankara gibi şehirlerimizin günahı nedir?
İşte bunun içindir ki Behzat Ç.'yi ayrı bir seviyorum. En azından Türkiye'nin ayrı bir coğrafyasında da bir şeyler yapılabileceğini gösteriyor.
Gelelim Hayat Devam Ediyor'daki gözüme çarpan ufak tefek ayrıntılara:
Son bölümde gördük ki; ailemiz bayağı bir yoksul ama buna rağmen, İstanbul'da okuyan oğulları, Abbas Ağa'nın oğluna maddi yardımda bulunabilmiş. İstanbul'da kafede çalışarak, hem okuyup hem kız kardeşini okutup (gördüğümüz kadarı ile kız kardeşi de bir yerde çalışmıyor) hem de ağanın oğluna yardımcı olabilen bir insan; Nobel Ekonomi Ödülü'ne hak kazanır.
LOJİSTİK HATASI
Ailemiz göç kararı veriyor, ailenin yoksulluğunun altı çizilecek, herkes bir şey topluyor. Buraya kadar güzel ama bundan sonrası biraz komedi.
Aile, kamyon tutuyor ve topladıkları para ancak kamyona yetiyor. Hangi kamyona? Yangında bütün eşyaları yanan ailemize, komşuları tarafından verilen 3 adet halı ile bir adet sandalyeyi İstanbul'a götürecek kamyona... Bu eşyaların İstanbul'dan yenisini almak mı, yoksa Ağrı'dan kamyonla göndermek mi daha ucuz olur, bunu hiç anlamış değilim.
Ayrıca daha 5'inci bölümü oynayan dizinin, son iki bölümünde kullanılan geri dönüşler de, sanki dizinin süresini doldurabilmek için konulmuş izlenimi veriyor. Bunlar ufak tefek ayrıntılar da olsa, göze çarpıyor.
Dost acı söyler misali, eleştirilerimizi başta yaparsak, ileriki bölümlere katkımız olur diye düşünerek yazdığım yazının kimseyi incitmemesi dileğiyle. İyi çalışmalar..."
