Sağolsun başbakanın yolu bir aile ziyareti için Kasımpaşa'ya düştü de, İstanbul sokaklarının içler acısı hali gündeme geldi.
Başbakan, o akşam gördüğü manzarayı, "Sokakların iki tarafı otomobiller tarafından işgal edilmiş. Demek ki vatandaşın gelir seviyesi yükseliyor ama yerel yöneticilerimizin de bu manzaradan kendilerine ders çıkarmaları gerekiyor" sözleriyle anlatmıştı.
RUHSAT VERİLMEYECEK
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ertesi gün jet bir açıklamayla, artık İstanbul'da otoparkı olmayan yeni binalara ruhsat verilmeyeceğini açıkladı.
Sevindirici bir gelişme.
Keşke adım atmak için, başbakanın bu manzarayla karşılaşmış olmasını beklemeseydi.
Çünkü bugün İstanbul'da yarım saat yürüyen herkes, neredeyse bütün ara sokakların otomobil işgali altına olduğunu görebilir.
Kadir Topbaş'ın açıkladığı düzenleme, yeni projelerle ilgili. Peki, var olan sokaklarda durum ne olacak?
İstanbul'un en büyük sorunu deprem. Yıkıcı bir depremin ne zaman olacağı, kaç binanın hasar görüp kaç kişinin yaşamını yitireceği, artık bir tahmin oyununa dönüştü.
GİRİLEMEYEN SOKAKLAR
Şurası çok açık ki; olası bir depremde, bu şehrin sokaklarının yarısına girilemez.
İstanbul'un birçok bölgesinde, ara sokaklar gelişigüzel otopark gibi kullanılıyor.
Bırakın çift sıra park edilmesini, bazılarında sokağın tamamı kapatılıyor. Örnek; Boğaz hattı. Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Emirgan...
İstanbul'un çoğu yerinde de manzara aynı.
Dilerse, sayın başkan ile teker teker gezerim.
Acil bir durumda o sokaklara nasıl girileceğine ilişkin bir planı varsa da buradan paylaşmaya hazırım.
Bir de herkesin kendi otoparkını yaratma sistemi var.
Misal işyeri sahibisiniz, yola üçbeş tane labut, olmadı sandalye atıyorsunuz; kafanıza göre otopark yapıyorsunuz.
Bir kişi de gelip size, "Sen burasını belediyeden kiraladın mı?" diye sormuyor.
Şehri yönetenlerin bu durumla ilgili bir tasarrufu var mı?
Kaldırımların otomobiller için alternatif park alanları olması konusunu açmıyorum bile.
Etiler, Nispetiye Caddesi; İstanbul'un en popüler alanlarından biri. Başından sonuna kadar kaldırımdan, trafiğin vızır vızır aktığı yola hiç inmeden yürüyebilene madalya takıyorlar.
Çünkü etraftaki mekanların görevlileri, kaldırımları babalarının malı gibi kullanıyor. Son model arabalar sıra sıra...
ORTADA OTORİTE YOK
Yaşlılar ve engelliler için durum daha da vahim. Kimsenin umurunda değil, çünkü kafalarına binecek, kurallarla canlarını yakacak bir otorite yok.
Yeni binalara otopark zorunluluğu geç kalmış olsa da doğru bir adım.
Ama mevcut kemikleşmiş sorunlarla ilgili ne gibi bir eylem planı var bu metropolün; otomobillerin sokağımızı kapatmasını kim engelleyecek veya işgal ettikleri kaldırımlardan kim söküp atacak, işte ben asıl onu çok merak ediyorum...