Her kadın gibi ben de güzel olduğumu hissetmek isterim. Bir yere girdiğimde, başlar bana doğru dönüyorsa, bir yandan hoşuma gider, diğer yandan da rahatsız olurum.
Çekingen olduğumu söyleyemem ama dışa dönük insanlardan farklı olarak daha doğal, kendi halimde ve ortalarda çok görünmeden yaşamayı severim.
Yapım böyle...
Tipim de öyle...
Gösterişli olmak bana göre değil.
SAÇIMIN RENGİ AYNI
Genç kızlık yıllarımdan beri bal rengi, uzun saçlarımın modeli pek değişmemiştir mesela...
O zamanlar kuaföre gittiğimde, o çok moda 'tiftilmiş' saçlar yerine, saçım doğal görünsün diye üstelerdim.
Niye para verip de kuaföre gidiyorum anlamazlardı.
Hâlâ öyle...
Bugün pek çok kadının yaşantısının vazgeçilmez koşulu olan güzellik kurallarını takip etmekten sıkılırım. Zamanımı, paramı ve enerjimi güzellik malzemelerine harcamayı sevmem.
Senede üç kez kesim ve saçıma hafif bir renk attırmak için kuaföre giderim. Saçımı en son ne zaman tarattığımı hatırlamıyorum bile. O kadar yani...
RUHUMLA İLGİLİ...
Kadının saçının kimliği olduğuna inanırım. Saç rengini değiştir, başka bir insan olursun.
Benim başka bir insan olmaya ihtiyacım yok, görüntümden memnunum.
Arayışım; görüntümle değil, ruhumla ilgili...
Neyse lafı uzatmayayım...
Bugün Çeşme ve Alsancak'ta çok popüler olan kuaför S&C'ye gittim. Sahibi Serdar, modern ama rahat tarzı olan, hoş bir çocuk.
Çok genç müşterisi var ve hepsi ile arkadaş gibi...
Serdar; neredeyse dört aydır kuaför eli değmemiş saçlarıma hafif bir renk attı ve uçlarını düzeltti.
O sırada arkamda oturan, saçları platin sarısına boyalı, frapan tarzlı bir kadın, "Aaa çok değiştirmediniz saçınızı" dedi. Kadına şöyle bir baktım...
Sabah 10'da kuaföre giydiği kıyafeti ve takıları, ben gece çıkarken bile giyemem. Saçı bile yapılı gelmiş. Ama ona yakışmış!
Gülümsedim, "Sizin renginizdeki saçlara arada bir özenirim ama kendimde hayatta deneyemem" dedim.
Tarzıma uygun değil çünkü.
Kadın lafımı kesti; "Neden öyle diyorsunuz, bence deneyin. Bu kadar korkak yaşamayın. İnsanlar kendilerini yeniliğe kapatıyorlar.
Hayatta mutlaka farklı bir şeyler denemek lazım" dedi.
CEBİMİ DE DEĞİŞTİRMEM
Ben sürekli saçlarının rengini değiştiren kadınların; kendilerinden sıkıldıklarını düşünürüm.
Ben kendimden sıkılmam!
Hele görüntümden memnunsam, niye tipimi sürekli değiştirme peşinde koşayım ki?
Sonra sadece saçımı değil, telefonumu, bilgisayarımı da değiştirme derdim yoktur. İşimi gördükleri sürece kullanırım.
RAHAT HİSSETMELİSİN
Serdar, "Bence iyi kuaför ile kötü kuaförü birbirinden ayıran en önemli şey; müşterisinin ruhunu okuyabilmesi, iyi analiz edebilmesidir" diye lafa girdi ve devam etti: "Salonda her çeşit kadın var.
Doğalı da, çılgını da... Kadının tipinden çok; yaşam tarzı, tavrı ve kişiliği saç rengini ve şeklini belirler. Kadınlar; kendi yaşantılarının dışında saç yapıldığı zaman yadırgarlar. Ben zaman içinde herkese kendini rahat hissettiğinin dışında tarz önermemeyi öğrendim.
O değişmeye hazırsa, zaten bunu benden isteyecektir. Ben zorlarsam, o müşteriyi kaybederim. Elvan mesela; doğal kumral tonlarında kendini rahat hissediyor, şimdi saçına kırmızı boya sürsem, gece uyuyamaz."
Serdar ve ben, "İnsan kendini nasıl rahat hissediyorsa, öyle yapmalı. Tarzını değiştirmeyi (hele halinden memnunsa) bir zorunluluk olarak görmemeli" diye konuşurken; frapan hanım, ısrarla ve biraz sinirlenerek "Sizinle aynı fikirde değilim, insan tarzını değiştirmekten çekinmemeli" diye nutuk çekerek, salondan ayrıldı... Anladım ki, frapan platin sarısı saçların karakteri ben değilim...