Şaka değil, ciddiyim... Eğer İstanbul trafiği için acilen radikal kararlar alınmazsa, gün gelecek İstanbul'da işten çıkanlar bir daha sıcak yuvalarına dönemeyecekler. Yollar tamamen araçlarla kaplanacak, kontaklar kapatılacak. Her şey duracak, hayat iflas edecek. Sadece TEM'de yaşayan yeni bir insan türü ortaya çıkacak. Kadir Topbaş istediği kadar metrobüs, gemi hattı, tünel açsın; faydası yok. İstanbul, ekonomisiyle Türkiye'yi sırtında taşıdığı ve taşıyabilmek için de sürekli büyüdüğü sürece bu trafik sorunu çözülmez. Türkiye'de en fazla taşıt, 2 milyon 770 bin adet ile İstanbul'da yer alıyor. 13 milyon insanın yaşadığı tahmin edilen İstanbul'da, her 4.6 kişiye bir motorlu kara taşıtı, her 7 kişiye de bir otomobil düşüyor. Ekonomik kiriz de hikaye... Ya da Türkiye'de artık nasıl bir kayıt dışı ekonomi varsa 2010 yılı Aralık ayında, bir önceki yılın Aralık ayına göre otomobil satışları yüzde 73.95 oranında artmış. Halkım arabayı seviyor, o kadar çok seviyor ki, günde minimum 2 saatini yolda geçirme pahasına, bir kişi biniyor aracına. Herhalde İstanbul trafiğinin yüzde 40 tek kişilik araçlardan oluşuyor. Yollardaki bir kişinin bindiği araba kuyruklarını görünce hiç üzülmüyorum. Diyeceksiniz ki, "İnsanların tek başlarına araç kullanma özgürlüğü var." Evet, var ama bu özgürlük artık İstanbul için fazla lüks. Hata bu lüksün, toplu taşıma araçları kullananların hakkını da gasp ettiğine inanıyorum. Peki, ne yapılmalı? Bu sorunun yanıtı belki de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sadece Hıncal Abi'ye (Uluç) açıkladığı çılgın projede gizli...