Bu
köşede yaptığım kim bilir kaçıncı Savaş Ay güzellemesidir bu... Ama ne yapayım, elim dursa, gönlüm durmuyor.
Adam, özel haber kuraklığının hüküm sürdüğü medya ortamında en özel haberleri getirip gözümüze sokarak "İşte muhabirlik budur" diyor.
Kaptan'ın en son icraatı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin evsizleri sokakta donmasınlar diye topladığı spor salonundan insan öyküleri derlemek oldu.
İçlerinden biri, dün bizim gazetenin manşetindeydi.
Ünlü dolandırıcı Selçuk Parsadan'ın, konaklarda dadılarla büyüyen oğlu, o spor salonunda bir tas çorba ile bir battaniyeye muhtaçmış...
Filmi de olur, romanı da, dizisi de... Ama bu öyküyü 'sokağı kazıp çıkarmak için' önce Savaş Ay olmak şart. Ancak sevgili Kaptan'ıma sitemim var. Ben onun gazetecilik hünerlerini sayıp dökmekten yoruldum.
Şimdi ustayı kendi ağzından dinleme zamanıdır.
Kim bilir ömrüne kaç tane gazetecilik hüneri, kaç inanılmaz insan öyküsü sığdırmıştır. Artık ondan bir kitap bekliyorum.
Haydi adını da işgüzarlık edip ben koyayım; 'Muhabirin El Kitabı' olsun. Mesleğe yeni başlayan kardeşlerimizin böyle bir başucu kitabına öyle çok ihtiyaçları var ki...
