Senem; 38 yaşında, genç, güzel, iki çocuklu, mutlu evliliği olan bir kadın. Birbirine çok bağlı bir ailesi var. Özellikle kardeşi Gizem aynı zamanda en yakın dostu. Çok eğlenceli ve sevgi dolu bir aile. Bu yaz bu ailenin başına kara bulutlar toplanıyor. Senem, önce memesinde bir kitle fark ediyor ve hemen doktora gidiyor.
HAYATI DEĞİŞİYOR
Doktoru zaten kistik bir yapısı olan bu kadına elle muayenede önemli bir durum olmadığını söylüyor. O da üzerinde durmuyor. Sonra yaz tatilindeyken beli tutuluyor ve tekrar doktora gidiyor. Teşhis bel fıtığı. Tedavi; yatak istirahati. Ağrıları tam da doktorunun ön gördüğü biçimde dört günde geçiyor ve genç kadın bu rahatsızlığını da fazla önemsemiyor. Fakat tatil dönüşü belindeki ağrı bu kez seyir değiştirince durumdan şüphelenip tekrar bir doktora görünüyor. Ve işte Senem'in ve ailesinin bütün hayatı bu noktadan sonra değişiyor. Çünkü önemli değil denilen memedeki kitle kanserli hücre çıktığı gibi, omuriliğe de metastaz yaptığı fark ediliyor. Hemen tedavi sürecine giriliyor ve deniliyor ki "Bu hastalığın ilaçlardan daha etkin bir düşmanı var, stressiz ve huzurlu bir ortam..."
HER ŞEY ÜST ÜSTE GELİR
Gel gör ki tam da bu sırada ailenin biriciği, çok sevdikleri babaları rahatsızlanıp kısa sürede hayata veda ediyor. 'Her şey üst üste gelir' sözünün can bulmuş hali yaşanıyor anlayacağınız. Fakat ne Senem, ne de ailesi kedere, depresyona, acıya teslim olmuyor. Kısa sürede herkes şöyle bir toparlanıyor. En başta da Senem ve kız kardeşi Gizem. İşe kanseri bir hastalık olarak değil, yaşanılması gereken bir macera olarak görmekle başlıyorlar. Hastanede geçen her günü sosyal medya üzerinden paylaşıyorlar. Yüzlerinde kocaman gülümsemeleri ve şu gördüğünüz renk renk 'baş kaldırı' pozlarıyla hepimize örnek oluyorlar.
