Göksel, Milliyet'te çıkan Mehmet Tez imzalı röportajda yaptı bu açıklamayı:
* İkinci Muazzez Ersoy olarak anılmaktan korkuyor musun?
Ben değil ama benim yerime senin gibi herkes korkuyor galiba. Hep bunu soruyor insanlar.
* Sebebini düşündün mü hiç? Hayır, neden düşüneyim?
O kadar memnunum ki albümlerimden. Sadece insanların bu yaptıklarımı önyargıyla karşılamalarından çekiniyorum. Şöyle bir şey oluyor: Bu soruyu soruyorlar önce, albümü dinledikten sonra çok seviyorlar. Ve niye yaptığımı anlıyorlar. İlk albüm çok beğenildi. Belki de müzikal hayatımın en güzel konserlerini yaptım bu dönemde. Müzikal açıdan çok tatmin oldum.
Evet, daha önceki nostalji albümü çok keyifliydi ama 'Hayat Rüya Gibi', Göksel'in son bir yılda çıkardığı ikinci nostalji albümü... Hadi hoşluk olsun diye bir tane yaparsın ama üst üste aynı tarzda iki albüm yapmak Tez'in sorusunda da dikkat çektiği gibi Muazzez Ersoy'un izinden gitme tehlikesini ortaya çıkarır. "Halk seviyor" demek de yeterli bir yanıt değil. Aynı halk çabuk da bıkabilir. Aslında Göksel'in bu tavrı son dönemde pop müziğinin yaşadığı üretim sıkıntısının en bariz örneği. Zaten herkes cover yapıyor ya da eski bir şarkıyı düetle paketleyip sunuyordu. Pop müziği de üretim sıkıntısına girerse vay halimize...
İDARE EDİYORLAR
Girdi aslında... 90'larda patlayan pop müziğin birçok dedesi, müzikal kariyerleri durma noktasına gelmesine rağmen magazin haberleri, bitmek tükenmek bilmeyen 'yeni aşkları' ve yaz single'larıyla bir şekilde idare ediyorlar. Onların bir şekilde idare ediyor olmaları ise müzik endüstrisi açısından en büyük sorun aslında. Pop müziğin doğası gereği sürekli yeni isimler ortaya çıkmak zorunda ama bu yöntem, bizdeki dede ve ninelerin magazin basını ablukaya alması yüzünden pek yürümüyor. Ben en iyisi "Göksel, Muazzez Ersoy olmaktan korkmalı" diyerek noktayı koyayım.