'Recep İvedik 4'le ilgili kritiğimin başlığı biraz 'ironik' olsun dedim. Hani bizim 'Recep', ıssız adadaki ilk kamp ateşini kendi doğal gazıyla yakıyor ya; hem ona vurgu yapayım, hem de Şahan Gökbakar'ın bu kez sırtını sağlam kayaya, Türkiye'nin en popüler yarışması 'Survivor'a yaslamasının altını çizeyim istedim.
'Recep' yine bildiğiniz gibi... Yağları sayesinde dış etkenlerden özenle korunmuş pamuk bir kalp ve onu çevreleyen mağara adamı hücreleri...
Bu kez, mahallenin çocuklarının tek eğlence alanı olan top sahasının elden gitmemesi için toplumsal bir misyon üstlenmiş. Hedefindeki finans kaynağı ise, ıssız ada yarışmasından kazanacağı büyük ödül. Şahan bu kez bir taşla iki kuş vuruyor. Hem eleştirilerin boy hedefi 'Recep İvedik' filmlerinin sonuncusuna sosyal bir misyon yükleyip içini dolduruyor, hem de filmin yelkenlerini en popüler yarışmanın reyting rüzgarıyla doldurup gişeyi garanti altına alıyor.
Zaten 'Recep İvedik' artık öyle bir fenomen haline geldi ki, bu saatten sonra sadece yeni filmi merak ettiği için gidenlerle gişesi 3 milyonu aşar.
Filmin en çok güldüğüm diyaloğuna gelince... Eleme akşamında İrfan Kangı (Filmde Acun'u simgeliyor) SMS oylamasının birbirine çok yakın olduğunu, sonucun kıl payı belirlendiğini söyleyince 'Recep' atılıyor: "Kıl payı mı? O zaman kesin ben kazanmışımdır!"
Özetle; 'Recep İvedik 4', ticari açıdan son derece zekice bir yatırım olmuş. Ama itiraf etmeliyim ki; 1, 2 ve 3'te daha çok gülmüştüm. Yine de Türkiye'nin bu kasvetli gündeminde azıcık soluklanmak için hepimize iki saatlik bir 'Recep İvedik' molası iyi gelecektir.
